İhracat İşlemlerine İlişkin Gümrük Beyannamelerinin Damga Vergisi Karşısındaki Durumu
29 Mayıs 2015Ürün alımından vazgeçmede ödenen ceza ve yapılan masrafların KDV’Sİ
3 Haziran 2015Uygulamada sık karşılaşılan durumlardan birisi de, taşınmaz dahil mal ve hizmet alım ya da kira sözleşmelerinde yazılı olan tutara KDV’nin dahil mi yoksa hariç mi olduğu hususuna ilgili alım-satım ve kira sözleşmelerinde yer verilmemesidir. Bu durum ise, taraflar arasındaki ilişkiyi olumsuz etkilemesinin yanı sıra, KDV’nin satıcı tarafından sözleşme bedelinin içinden mi ayrılarak beyan edileceği, yoksa sözleşme bedeli üzerinden ayrıca hesaplanarak alıcıdan mı tahsil edileceği konusunda ihtilaflara neden olmaktadır. Yaşanan ihtilaflarda satıcı “KDV’nin zaten yasa gereği doğduğunu ve sözleşmede belirtilmese dahi zaten alıcı tarafından ödenmesi gerektiğini”, alıcı ise “taraflar arası sözleşmede veya ilişkide bedelin belirlendiğini, bunun dışında satıcıya veya kiralayana ait mali yükümlülükler dahil hiçbir şekilde ek ödeme yapmaya zorlanamayacağını” ileri sürmektedir. Bu konuda tahmin edilenin ötesinde çok sayıda ihtilaf yaşanmaktadır. KDV Kanunu’nun 1/1. maddesine göre, Türkiye’de yapılan ticari, sınai, zirai ve serbest meslek faaliyeti kapsamındaki mal teslimleri ve hizmet ifaları KDV’ye tabi bulunmaktadır.
Aynı kanunun 8. maddesine göre KDV’nin mükellefi, teslim veya hizmeti yapanlardır. Verginin matrahı ise, aynı kanunun 20. maddesinin 1. bendinde teslim ve hizmet işlemlerinin karşılığını teşkil eden bedel olarak belirlenmiştir. Bedel deyimi ise söz konusu maddenin 2. bendine göre, malı teslim alan veya kendisine hizmet yapılan veyahut bunlar adına hareket edenlerden bu işlemler karşılığında her ne suretle olursa olsun alınan veya bunlarca borçlanılan para, mal ve diğer suretlerde sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaat, hizmet ve değerler toplamıdır. KDV’nin asıl ve nihai yüklenicileri tüketicilerdir. Kanunda mükellef olarak belirtilenler aslında vergi sorumluları yani vergi taşıyıcılarıdır. Yasa koyucu verginin satıcı veya hizmet sunan tarafından karşı tarafa yansıtılmasını öngörmüştür. Ancak bu yansıtma, vergi hukukunun değil, borçlar (sözleşmeler) hukukunun konusuna girmektedir. Çünkü, vergi hukuku ve KDV Kanunu, verginin hesaplanarak vergi idaresine yatırılmasından mükellefi sorumlu tutmuştur (verginin kısmen veya tamamen yansıtılıp yansıtılmadığına bakmaksızın). Dolayısıyla satıcının vergi idaresine ödenecek KDV’yi satış bedeline dahil olarak mı, yoksa ondan ayrı mı tahsil edeceği hususu, kural olarak vergi düzenlemelerinin konusu değildir. Bu nedenledir ki, mal ve hizmet satış bedeline ilişkin olarak hesaplanması gereken KDV, satıcı tarafından müşteriye kısmen veya tamamen yansıtılabilir veya hiç yansıtılmayarak tamamen satıcı tarafından da üstlenilebilir. Bu çerçevede, taraflar arasında sorun yaşanmaması için, bedelin KDV’yi içerip içermediği konusunda sözleşmelere “KDV hariç” veya “KDV dahil” şeklinde açık bir ifade yazılması gerekmektedir. Çünkü, bu husus alıcının borçlandığı “edimin” (tutarın) belirlenmesi açısından önem taşımaktadır. Alıcı borçlandığı toplam tutara (edime) göre akdi kurup kurmamaya karar vermektedir. Fatura tutarı ve KDV’si, satıcı yönünden bir alacak niteliğinde olup, bu konunun ihtilaf halinde Borçlar Hukuku kuralları çerçevesinde çözümlenmesi gerekmektedir. 1- Maliye Bakanlığı’nın konuya yaklaşımı Maliye Bakanlığı verdiği ilk özelgelerde, “Sözleşmede bedelin KDV dahil olarak belirlenmesi öngörülüyorsa, teslim ve hizmet bedeli üzerinden ayrıca KDV hesaplanması; sözleşmede KDV’nin bedele dahil edilip edilmeyeceğine ilişkin bir ibare veya hüküm bulunmaması halinde ise, KDV’nin teslim ve hizmet bedeli üzerinden ayrıca hesaplanması gerekir.” (MB’nin, 23.05.1988 tarih ve 32985 sayılı Özelgesi) şeklinde görüş vermekte iken, daha sonra verdiği özelgelerde; “Teslim bedeli + KDV şeklinde düzenlenen … Semt Polikliniği İnşaatına Ait Yapım İşi Sözleşmesinin 8.1. maddesinde gösterilen 1.271.186,44 TL.nin şirketinize yapılan hizmetin karşılığını oluşturan bedel sayılması ve KDV’nin bu bedel üzerinden ayrıca hesaplanması gerekmektedir.” (MB. GİB. Ankara VDB.nin 05/09/2011 tarihli ve B.07.1.GİB.4.06.17.01-KDV-2:2010-14020-03-682 sayılı Özelgesi) şeklinde idari görüş bildirmiştir. Ayrıca, 26.04.2014 tarih ve 28983 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan KDV Genel Uygulama Tebliği’nin (I/B-4) bölümünde, “4. Avukatlık Ücretleri …Mahkeme kararında “KDV hariç” şeklinde bir ifadenin yer almaması halinde, vekalet ücretinin KDV dahil olduğu kabul edilir ve iç yüzde oranı uygulanmak suretiyle hesaplanan KDV, düzenlenen serbest meslek makbuzunda gösterilir.” şeklinde açıklama yapılmıştır. Dolayısıyla, Maliye Bakanlığı da ilk görüşünden vazgeçerek, sözleşmede KDV Hariç şeklinde bir ifadenin yer almaması halinde KDV’nin bedele dahil olduğunu ve verginin iç yüzde yoluyla ayrılması gerektiğini açıklamaktadır. Son yayımlanan Tebliğde yer alan açıklamada bu görüşümüzü doğrulamaktadır. 2- Yargıtay’ın konuya yaklaşımı Yukarıda da ifade edildiği üzere, KDV’nin sözleşme bedeline dahil olup olmadığının sözleşmede belirtilmemiş olması nedeniyle çıkan ihtilaflar esas itibariyle taraflar arasında bir alacak verecek durumu olduğundan, konu vergi hukukunu değil, borçlar hukukunu ilgilendirmektedir. Bu nedenledir ki, açılan davalar Danıştay’da değil, Yargıtay’da görülmektedir. Dolayısıyla, bu ihtilafların çözümü de, taraflar arası ilişkinin tabi olduğu borçlar hukuku kurallarına göre oluşturulmaktadır. Bu konuda Yargıtay’ın yerleşik hale gelen içtihadı; KDV’nin sorumlusu alıcı ise de, satış sözleşmesinde ve satış bedelinin pazarlığı sırasında bu konu gündeme getirilmemiş ise KDV’nin satış bedeli içinde olduğunun kabul edilmesi gerektiği, yani tarafların sözleşme aşamasında, satış bedeline KDV’nin de dahil olup olmadığına dair bir kararlaştırmada bulunmamaları halinde satıcının KDV’yi satış bedelinden ayrıca gösterip alıcıdan isteyemeyeceği doğrultusundadır. Yargıtay’ın değişik dairelerinin aynı yönde verdiği kararlar, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 13.10.2004 tarih ve E. 2004/19-456, K. 2004/531 sayılı Kararı ile nihai şeklini almıştır. 3- Sonuç Satıcı ve alıcıların gereksiz ihtilaflarla uğraşmamak için, sözleşmelerde mal teslimi, hizmet ifası ya da kiralama ile ilgili tutar belirlenirken, “KDV hariç” veya “KDV dahil” şeklinde, bedelin katma değer vergisini içerip içermediğinin açıkça belirtilmesi gerekmektedir. Aksine bir durumda, Yargıtay’ın yerleşik kararları, sözleşmede KDV’nin bedele dahil olup olmadığı konusunda sözleşmede bir hüküm yoksa KDV’nin bedele dahil olduğunun kabul edilmesi ve alıcıdan ayrıca KDV talep edilemeyeceği doğrultusundadır.