Yemek kuryesine vergi takibi

HÜSEYİN GÖKÇE

Depremin yarattığı 100 milyar doların üzerindeki maliyetin karşılanması yanı sıra, OVP ile şekillenen yeni dönemin yol haritasını güçlendirmek adına Hazine ve Maliye Bakanlığı gelir artırıcı önlemleri peş peşe uygulamaya alıyor. Bunun için de öncelikle vergi kaybına neden olan uygulamalar tespit edilirken, kayıt dışı işlemlerin kayıt altına alınması sağlanmaya çalışılıyor. Vergi daireleri Ağustos ayının ikinci yarısından itibaren borçlu mükellefleri tek tek davet ederek borçlarının en az yarısını peşin ödemeleri, kalanı da yılsonuna kadar tamamlamalarını istemeye başladı. Bu haber EKONOMİ tarafından 28 Ağustos’ta “Maliye vergi borçlusunun peşine düştü” başlığıyla duyurulmuştu. Ardından Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, NTV’de katıldığı bir programda tahsilatın hızlandırılması için vergi dairelerine, defterdarlıklara performans kriteri getireceklerini, bu konuyla ilgili yakın zamanda defterdarlarla bir araya geleceğini söyledi.

1 trilyonu aşan alacak için düğmeye basıldı

Hazine ve Maliye Bakanlığı, kamuya olan birikmiş borçların tahsilatı amacıyla art arda iki tane yapılandırma düzenlemesi çıkardı. Son çıkan 7440 sayılı yapılandırma kanununa 5,5 milyon mükellef başvururken, 370 milyar liralık borç yapılandırıldı. Peşin ödemeyi tercih edenler ise 56,8 milyar lira oldu. Bundan önce 6 yılda çıkarılan 5 yapılandırma düzenlemesinde ise toplam tahsilat tutarı 185 milyar lirayı aştı. Bu kadar sık çıkarılan yapılandırmalar cari dönemde tahakkuk eden vergilerin de ödenmemesine yol açtı. Kaynaklara göre yapılandırma dışında kalan vergi alacaklarının tutarı 1 trilyon liranın üzerinde. Bu alacakların tahsilatı için Hazine ve Maliye Bakanlığı tüm imkanlarını seferber etmeye başladı. Bakanlığın özellikle kayıt dışı satışları mercek altına aldığı kaydediliyor. Edinilen bilgilere göre e-ticaret siteleri üzerinden yemek satışında, özellikle küçük işletmelerin fatura düzenlemediğini tespit eden Maliye, ayrıca POS cihazları üzerinden yapılan işlemlerde de fatura düzenlenmediğini tespit etti. Bakanlığın, Türkiye Bankalar Birliği’nin POS cihazı listesi ile mükelleflerin elindeki POS cihazlarının listelerini karşılaştırmaya başladığı kaydediliyor.

3 milyar liralık yemek siparişine fiş kesilmemiş

EKONOMİ’nin edindiği bilgilere göre Hazine ve Maliye Bakanlığı, özellikle KOVİD salgını ile hızlı yükselişe geçen çevrimiçi yemek siparişleri başta olmak üzere, e-ticaret siteleri üzerinden yapılan satışları incelemeye aldı. Ticaret Bakanlığı verilerine göre sadece geçen yılki cirosu 20 milyar liraya yaklaşan çevrimiçi yemek sektöründe, bu hacim katlanarak artıyor. Bakanlık, e-ticaret sitelerinin komisyon faturalarını kesmesine rağmen, bu ürünleri satan birçok şirketin belge düzenlemeyerek vergi kaybına yol açtığını tespit etti. Bu yolla bulunan matrah farkının 3 milyar lirayı bulduğu kaydediliyor. Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın matrah farkı tespit ettiği mükellefleri tespit ettikçe vergi yükümlülüklerini yerine getirmelerini sağladığı vurgulanıyor. Sadece yemek satışları değil online platformlarda yapılan diğer satışların da incelendiği ifade ediliyor.

Bankalar Birliği’nden POS cihazı listesi istendi

Öte yandan Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın denetimlerinde çok sayıda kayıt dışı POS cihazı tespit ettiği kaydediliyor. Bazı işletmelerin birden fazla POS cihazı kullanmasına rağmen, bunlardan sadece birini yazarkasaya bağlayarak kalan cihazlardan yaptıkları satışlara fatura düzenlemediği belirlendi. Bu tespitten hareket eden Bakanlığın, Bankalar Birliği’nden POS cihazlarının listesini istediği, bu listeleri de mükellef listesiyle karşılaştırdığı bildiriliyor. Kaynaklar, çok sayıda cihazın Maliye’de kaydı olmadığının tespit edildiğini bildiriyor.

 

Beyan edilen KDV ile tahsilat arasında tutarsızlık

Özellikle Katma Değer vergisi (KDV) genel oranlarında yapılan değişimlerin ardından, bazı işletmelerin de tahsil ettikleri KDV ile beyan ettikleri KDV arasında tutarsızlık olduğunun da ortaya çıktığı belirtiliyor. Bu işletmelerin yüzde 10 olarak tahsil ettikleri KDV’yi yüzde 1 olarak beyan ettikleri, aradaki fark ile haksız kazanç sağladıkları ifade ediliyor.

■ HAKSIZ REKABETİN VE KAYIT DIŞILIĞIN ÖNLENMESİ İÇİN VERGİDE ADALETİN SAĞLANMASI GEREKİYOR

■ EMRE KARTALOĞLU

“GÖNÜLLÜLÜĞÜ AZALTAN UYGULAMALARDAN VAZGEÇİLMELİ”

Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği (TÜRMOB) Başkanı Emre Kartaloğlu, deprem başta olmak üzere ortaya çıkan ilave harcama taleplerini karşılamaya çalışan Maliye Bakanlığı’nın gelir artırıcı çalışmalar yaptığını söyledi. Bu kapsamda vergi oranlarında artış yapıldığını kaydeden Kartaloğlu, birikmiş alacakların tahsili için de vergi müfettişlerinin katılımıyla çalışmalar yürütüldüğünü kaydetti. Alacakların bu kadar birikmesinin temel nedeninin çok sık yürürlüğe konan yapılandırma düzenlemeleri olduğuna vurgu yapan Kartaloğlu, “Bu türden sıkıntıların ortaya çıkmaması için başta yapılandırma kanunları olmak üzere vergiye gönüllü uyumu azaltan ve mükelleflerin ödeme alışkanlarını aşındıran geçici gelir sağlayan tüm düzenlemelerden istisnai durumlar haricinde vaz geçilmelidir” dedi. Böylece vergiye gönüllü uyum sürelerinin artacağını belirten Kartaloğlu, “Ayrıca tahsilat çalışmaları esnasında, her mükellefin ekonomik büyüklüğü ve ödeme kapasitesi göz önüne alınarak, ticari aktiviteleri aksatmaksızın makul sürede borçların ödenmesi için kolaylık sağlanmasının önemli olduğu kanaatindeyiz” değerlendirmesinde bulundu.

■ ABDULLAH TOLU

“VERGİ ADALETİ AÇISINDAN DENETİM ŞART”

Gazetemiz yazarı Abdullah Tolu, Bakanlığın saha denetimlerinin artarak devam ettiğini belirtirken, e-ticaret sitelerinden yapılan satışlarla, kaydı bulunmayan POS cihazlarından yapılan işlemlerin incelendiğini bildirdi. Şu ana kadar yapılan incelemelerde, yüksek tutarlı kayıt dışılığın tespit edildiğini vurgulayan Abdullah Tolu, özellikle e-ticaret siteleri üzerinden yapılan satışlara yönelik fatura düzenlenmediğinin ortaya çıktığını aktardı. Kayıt dışılıkla mücadeleye yönelik OVP’de bölümler bulunduğunu söyleyen Tolu, “Vergi adaletinin sağlanması ve aynı işi yapanlar arasında haksız rekabete neden olan bu tür işlemlerin önlenmesi için denetim yapılması şart” dedi. Çalışmalar kapsamında KDV oranlarında da tutarsızlıklar bulunduğunu belirten Tolu, bunlara da 1 kat tutarında vergi zıyaı cezasının kesildiğini söyledi.

■ NAZMİ KARYAĞDI

“DENETİMLER VERGİNİN ÖDENMESİNİ ARTIRIR”

E. Gelir İdaresi Strateji Başkanı Nazmi Karyağdı, denetim ve kontrolün Maliye’nin en önemli fonksiyonlarından birisi olduğunu belirterek, kurallara uyan mükelleflerle kazancını gizleyenler arasındaki farkın da denetimle ortaya çıkacağını söyledi. Gelişen dijital ekonomi sayesinde gelir idarelerinin kayıt dışılıkla mücadele konusunda güçlü araçlara sahip hale geldiğinin altını çizen Karyağdı, “Dürüst vergi mükellefi ile vergi kaçırmayı alışkanlık haline getirenlerin ayrıştırılması, ülkemizde hukukun üstünlüğüne katkı sağlayacaktır. Öte yandan Maliye’nin başlattığı kontrol ve denetimler, kişinin kazancına göre (az ya da çok) adaletle vergisini ödemesini sağlayacaktır” dedi.

■ BURCU AYDIN ÖZÜDOĞRU

“SEÇİM ÖNCESİ ‘KESKİN DENETİM’ İHTİMALİ DÜŞÜK”

Gazetemiz yazarlarından Dr. Burcu Aydın Özüdoğru, kayıt dışı ekonominin azaltılmasına yönelik çalışmalarda, bütçe açığını kapatmak için ihtiyaç duyulan ek gelir ihtiyacının önemli rolü olduğunu söyledi. OVP’de bütçe açığının milli gelire oranının bu yıl ve gelecek yıl yüzde 6,4’e çıkmasının tahmin edildiğine dikkat çeken Özüdoğru, vergi gelirlerinin milli gelir içindeki payının ise yüzde 15,2 ile OECD ortalamasından 10 puan daha düşük olduğunu kaydetti. Bunun yüzde 18’e çıkarılmasının öngörüldüğünü ancak yavaşlayan ekonomide bu oranda artış yakalanamayacağını ifade eden Burcu Aydın Özüdoğru, “Bu yüzden kamu idaresinin hem vergi tabanını hem de kayıt dışı ekonomiyi düşürmesi son derece önemlidir. Ancak önümüzdeki dönemde yerel seçimler olacağını göz önünde tutarsak, vergi idaresi tarafından keskin bir denetim yapma ihtimali de düşük görünüyor” diye konuştu.

■ YILMAZ SEZER

“SIRADA ÜCRETLERE YÖNELİK İNCELEMELER VAR”

Maliye Bakanlığı’nın birkaç yıldır yoğun denetim ve inceleme yapmadığını belirten Güncel Grup Yönetim Kurulu Başkanı Yılmaz Sezer, yeni dönemde enflasyonun düşürülmesi amacına bağlı olarak gelirlerin artırılması için tahsilatlara hız verildiğini bildirdi. Bakanlığın ayrıca kayıt dışı satışları da mercek altına aldığını dile getiren Yılmaz Sezer, “Maliye Bakanlığı elinde olan mevcut verileri çapraz kontrol ederek ilgili sektörlere vergi koymaya çalışıyor. Bu kapsamda hem e-ticaret hem de POS verilerinin karşılaştırılarak denetlenmesi, bakanlık için kolay ve yerinde. Özellikle POS denetimi yıllar önce yapıldığından bu konuda hem mükelleflerin hem de Maliye bakanlığının konuya yatkınlığı var” dedi. İncelemelerin yakın zamanda kira kaynaklı gelirlere de yöneleceğini ifade eden Sezer, “Özellikle artan kiralar nedeniyle gayrimenkul sermaye iratları ve farklı yerden ücret alanlar için ücret yönünden incelemeler de bana göre yakın zamanda başlayacaktır. Tabi bunu menkul kıymetlerin vergilendirilmesi için yapılacak çalışmada takip edecektir. Bütçeye gelir gerekli” ifadelerini kullandı.

MALİYE’NİN TESPİT ETTİĞİ ÜÇ KRİTİK YÖNTEM

■ Çok sayıda kayıt dışı POS cihazı var, bu cihazlarla yapılan satışlarda belge düzenlenmiyor.

■ Bazı mükellefler e-ticaret siteleri üzerinden yapılan satışlarda fatura düzenlemiyor.

■ İşletmelerin tahsil ettikleri KDV ile beyan ettikleri KDV arasında tutarsızlık bulunuyor.

Vergi reformu artık kaçınılmaz

Hazine ve Maliye Bakanımız bir TV kanalında ekonomik gidişat ve OVP’yi değerlendirirken önemli açıklamalarda bulundu. Bu açıklamalar her vatandaşı yakından ilgilendirmektedir. Hele ki biz teknokratları, yurt içi ve yurt dışı yatırımcıları fazlasıyla ilgilendirmektedir. Sayın Bakanımız açıklamalarında bir anlamda görevi devir alırken yaptığı konuşmayı teyit etti. Sayın Bakan “Ülkemiz ekonomi politikalarının OVP’ye uygun olarak rasyonel çizgiden ayrılmadan, 2026 yılında tek haneli enflasyon amacına ulaşacağının” iddiasını tekrarlardı. OVP için genel olarak rasyonel, uygulanabilir, yerinde bir program diyebiliriz. Bu husustaki açıklamalar da temkinli ve yerinde açıklamalar olarak değerlendirmekteyiz. Nitekim ekonominin tüm tarafları OVP’den ve açıklamalardan memnun oldular. Gördüğümüz kadarıyla yapılacaklar da yapılmayacaklar da net bir şekilde belirtildi. Beklentimiz belirlenen yol haritasına uygun, rasyonel bir sürecin işletilmesi ve her aşamanın kamuoyu ile paylaşılmasıdır.

Doğaldır ki bu açıklamalardan en çok ilgimizi çeken kısım vergi politikalarına ilişkin olanlardı… Açıklamada;

– Vergi sisteminde reform yapılacağı,

– Daha adil bir vergilendirme sisteminin kurulacağı,

– Verginin tabana yayılması için uğraşılacağı,

hedefleri net ve açık bir biçimde ortaya konuldu.

Şimdi ne var bunda, bu açıklanan hususlar vergi sistemimizin kanayan yarası… Herkes bunu biliyor… daha önce de bir çok kez benzer hedefler açıklandı ama maalesef gerçekleşmedi diye bilirsiniz… Ama bu dönem sanki öncekilerden farklı… Zira belirlenen amaçları gerçekleştirmek, ekonomiyi bu durumdan kurtarmak için rasyonel politikalardan başka çaremiz bulunmuyor.

Sanki bu dönem ekonomi politikalarına siyasetin müdahalesi sınırlı olacak gibi… Biliyoruz ki ekonomik politikalara tek başına siyaset karar verince, işlerin karıştığını, kötüye gittiğini ve çok kan kaybedildiğini hep birlikte yaşayıp gördük. Elbette mevcut yapıyı düzeltmek için çok emek sarf edilmesi gerektiğini pek çok kez deneyimledik. Ülke olarak yeniden aynı şeyleri yaşayıp görmek istemeyiz.

Bu nedenle vergi reformunun yapılmasının gerekli olduğunu sürekli tekrar edip duruyoruz. Hatta mümkünse bütün vergi sisteminde ve bir an evvel yapılmalıdır. Bunun için gerekli ortamın hazır olduğunu görüyoruz. Daha yeni 7440 sayılı Kanun ile çok kapsamlı bir yapılandırma yapıldı. Yani mükellefler için temiz bir sayfa açıldı.

Toplum enflasyonun olması gerekenden epey yüksek olduğu, ücret geliri elde edenlerin enflasyona ezdirilmemesi gerektiği konusunda fikir birliği içinde… Öyle gözüküyor ki talep enflasyonunun kısılması adına bir dönem konut ve araç satışları kısılmaya çalışılacak, aynı şekilde kredi kartı harcamalarına da sınırlandırma getirilecek… Sermaye şirketlerinin vergilendirilmesi düzenlemesi ile 2023 yılında kurumlar vergisi oranı %5 oranında artırıldı. Ekonominin düze çıkarılması adına alınacak tüm tedbirler toplumun her kesimi tarafından kabullenilmiş durumda… Hele hele alınan kararların taviz verilmeden uygulanması ve olumlu sonuçlarının toplumsal yaşamımıza yansıması hepimizi bu amaç için daha da bir araya getirecektir.

Bütün bu çevre şartları vergide reform için gerekli ancak yeterli değil. Bu aşamada toplumun adil bir vergilendirilme sistemine kavuşacağına inandırılması ve vergi kanunlarımızda kamuoyu tarafından büyük bir çoğunlukla kabul görecek radikal değişikliklerin yapılması gerekmektedir.

Maliye bürokrasisinin bu değişikleri yapma konusunda yeterli olduğu tartışmasızdır. Ancak bu reform çalışmalarının çok daha kucaklayıcı, toplumun bütün kesimlerini ikna edici olması için özellikle biz meslek mensuplarının, meslek mensubu odalarının, üniversitelerin, ilgili meslek odalarının katılımı sağlanarak geniş bir platform oluşturulmalıdır.

Böyle geniş katılımlı ve uygulamayı da rahatlatacak bir platform tarafından kabul görecek kararlar; toplum tarafından daha çabuk benimseneceği için uygulanması da kolay olacaktır.

Bu açıklamalara göre siz ne derseniz; bu kez gerçekten vergi reformu yapılabilecek değil mi?…

Bir borç yapılandırma daha gelir mi?

Geçen hafta bir akşam İstanbul’da yemekteyken, yemeğe katılanlardan eski bir banka patronu “ Yılmaz bey piyasadaki nakit sıkışıklığını nasıl değerlendiriyorsunuz ? “ diye bir soru sordu. Tabi bu soruya direkt cevap vermek istemediğimden dolayı soruya soru ile cevap verdim “nakit sıkışıklığı mı var ki “ diyerek. Benim bu tahrik edici sorum masayı karıştırmaya yetti. Pimini çektiğim el bombası patladı. Masada oturanların hepsi kendilerinin ve çevrelerindekilerin nakit tedarik etmekte çok zorlandıklarını ifade ettiler, hatta hatta 7440 Sayılı kanundan kaynaklanan yapılandırma ödeme günlerinde ve vergi ödeme günlerinde kapalı çarşıda bile para bulunmadığını ifade ettiler. Yani para bulmak bu kadar zor ama bir o kadar da maliyetli hale gelmişti. Özellikle yapılandırma haklarının bozulmaması için işletmeler büyük bir gayret sarf ederek borçlarını ödemeye çalışmaktaydılar. Aslında bu durum sadece İstanbul için değil tüm Türkiye için geçerliydi. İşletmeler borç harç, borçlanmanın maliyetini önemsemeden elde ettikleri kazanılmış haklarını kaybetmemek adına, mevcut borçlarını ödemek istenmekteydi. Zaten ödeme yapmak istemeyen hiçbir şekilde yapılandırma da yapmamıştı. Bu durum aslında malumun ilanından başka hiçbir şey değildi. Yemeğin ana konusunu da bu sohbet oluşturdu.

İyi niyetli işletmeler süreci aksatmadan bitirmek için ellerinden gelen çabayı göstererek kaynak bulmakta ve ödemelerini yerine getirmektedir. Ancak iyi niyetli olmasına karşın kaynak yaratamayan işletmeler ödemelerini yapamamakta ve 7440 Sayılı Kanundan kaynaklanan haklarını kaybetmektedirler.

Şimdi diyeceksiniz ki ticarette iyi niyetli olmak önemli ama yeterli değil, esas olan basiretli olmak. Belki de haklısınız! Ancak bu işletmeler bence hem iyi niyetli hem de basiretli. Çünkü kaynak özellikle bankalar tarafından yaratılmıyor, sistem kredi musluklarını kapattı. Eeee alacakların tahsilinde yaşanacak 1 günlük gecikme bile işletmeleri zora sokuyor. Ne yapsın işletmeler?

Tabii bu durum piyasa dinamiklerini ister istemez bozuyor. Bu nedenle de istenmese bile her türlü ödemeler aksıya alınabiliyor. Maliyenin paraya ihtiyacı her zamankinden daha fazla ama para da tahsil edilemiyor. Yüzyılın affı dediğimiz çok kapsamlı af daha yeni bitti. Bir daha uzun bir süre (en az 5 yıl) bu kapsamda bir af gelmeyecektir. Ama bir orta yol bulmak gerekir diye düşünmekteyim. İyi niyetli ama para bulamadığından ödeme yapamadığı için yapılandırması bozulan işletmelerle, paraya ihtiyacı olan Maliye Bakanlığı’nı ortak bir noktada buluşturup, tarafları mutlu etmek gerekir. Gönüllü olarak para ödemek isteyen mükelleflerle tahsilat yapmak isteyen Maliye Bakanlığı’nı ortak bir zeminde buluşturmak gerekli.

 

Acaba bu zemin Mart 2024 döneminde yapılacak olan yerel seçimler olabilir mi?

Acaba bu seçimlerden önce sadece ödeme yapamadıkları için 7440 Sayılı kanundan kaynaklanan haklarını kaybeden mükelleflere ödeme yapmaları için yeniden bir hak verilebilir mi?

Yani aslında esas soru sınırlıda olsa yeni bir af, yapılandırma gelir mi?

Bence gelecek; hem mükellefleri korumak hem de bütçeye gelir tahsil etmek için böyle bir düzenleme yapılabilir. Hem bu şekilde ekonomik ve sosyal dengeler de yeniden sağlanmış olacaktır. Zaten yüksek enflasyon, yüksek faiz ve verilmeyen krediler nedeniyle, zor bir süreçten geçmekte olan ticaret hayatı, hiç değilse kamu borçları konusunda biraz rahatlamış olur.

Ne diyelim seçime 6 ay kaldı bekleyip göreceğiz.