Sosyal Güvenlik Sistemi’ne büyük darbe!..

Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT) uygulamasının çözümüne ilişkin yapılan açıklamalardan sonra konu hakkındaki beklentiler had safhaya ulaşmış durumda. Tabii bu durum beraberinde birçok sorunu da beraberinde getirmektedir.

Yapılan açıklamalardan anlaşıldığı üzere yaklaşık 1.5 milyon kişi EYT imkanından faydalanmak üzere beklemektedir ve yine yaklaşık bunun %87’si 4A kapsamında çalışma hayatına devam etmektedir. (Yani 1 milyon 305 bin kişi) Şu an Türkiye’den 13 milyon 722 bin kişinin emeklilik hakkından faydalandığı düşünülecek olursa EYT’liler, mevcut emeklilerin yaklaşık %10’una isabet etmektedir. Bu oran oldukça yüksektir ve sosyal güvenlik sistemini birçok konuda zaafa uğratacak bir büyüktedir. EYT’nin ekonomik sistemde yaratacağı sorunları aşağıdaki başlıklar halinde sıralayabilir;

1) SGK’nın yükü ciddi oranda artmaktadır. Söz konusu kanun 01.01.2023 tarihinden itibaren uygulanacağını ve en düşük emekli maaşında 3 bin 500 TL’den 5 bin TL’ye çıktığını düşünecek olursak aylık 7,5 milyar yıllık ise 90 milyar SGK sistemine yük gelmektedir. Mevcut bu yükün sistem tarafından karşılanması mümkün gözükmemektedir.

2) İşverenleri büyük bir tazminat yükü beklemektedir. EYT’lerin %87’sinin çalıştığı ve hepsinin emeklilik talebinin olduğu düşünülecek olursa işverenler için yaklaşık 2 milyon 650 bin ABD Doları kıdem tazminatı yükü getirmektedir. (Bu hesaplama 01.01.2023 tarihi itibarıyla brüt asgari ücretin 12 bin 500 TL olduğu ve emekli olacak kişilerin 3 yıl süre ile çalıştığı varsayımıyla yapılmıştır.)

3) Bu kişilerin hep birlikte emekli olması ciddi bir işgücü kaybına neden olacaktır. Yetişmiş ve tecrübeli bir iş kaybı yaşanacaktır.

4) Yine SGK’nın emekliler için katlanmış olduğu sağlık ve ilaç maliyetleri ciddi oranda artacaktır. Çünkü çalışanlar için yapılacak %20 sağlık ve ilaç kesintisi emekliler için % 10 a düşmektedir.

5) SGK’nın yıllık aylık bağlama sayısının 300-350 bin kişi olduğu düşünülecek olursa 1 milyon 500 binkişinin emeklilik işlemlerinin gerçekleştirilmesi SGK’nın mevcut altyapı ve personel mevcudu ile çok zor olacağı net ve açıktır.

6) EYT’li olup çıkması düşünülen söz konusu kanun hükümlerinden faydalanmadan emekli olan SGK’lılar için dava hakkı oluşmaktadır. Çünkü bu işlemin bir tarafında söz konusu uygulamalar nedeniyle emekli olamayan 1.5 milyon kişi bulunmakta iken, diğer taraftan ise kademeli olarak emeklilik hakkını elde etmiş ve emekli olmuş yine EYT’liler bulunmaktadır. Bu nedenle daha önce yine aynı kanuna tabi olmuş ama emekli olmak için belli bir süre beklemek zorunda kalmış kişiler için dava hakkı doğacaktır.

Bu durum idare kişiler arasında gereksiz ihtilaflara neden olacaktır.

Dolayısıyla bu kadar çelişki ve sorunla birlikte EYT uygulamasının nasıl meclise geleceği ve nasıl yasallaşacağı merak ile beklenilmektedir.

Yeni bir torba kanun Meclis’te!

Evet, bir önceki Torba Kanun Meclis’te kabul edilip resmî gazetede yayını beklerken, dün (20.10.2022 tarihinde) Vergi Usul Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik yapılmasına ilişkin yeni bir kanun teklifi meclise sunuldu. Sanırım seçime kadar da daha çoookk torba kanun teklifi Meclis’e sevk edilip kabul edilecek.

Biz teknokratlar torba kanunların karşısında olsak da, siyasi iktidarın iradesi bu yönde olduğu için yapacak bir şey yok gibi gözüküyor.

Meclis’e sevk edilen 22 maddesinden oluşmakta olan bu torba kanunda her ne kadar Vergi Usul Kanunu ve diğer kanunlar olarak adlandırılmış olsa da VUK ilişkin düzenlemelerin sınırlı olduğu ancak buna karşın sosyal hayatın tamamını ilgilendirilen konularda düzenlemelerin öngörülmüş olacağı görülecektir.

Bana göre önemli olan düzenlemeleri burada sizlerle paylaşacağım.

– Fiyat İstikrar Komitesi

Daha önce anayasa mahkemesi tarafından kanunla kurulması istenilen Fiyat İstikrar Komitesi bu kanun teklifi ile yasallaşacak gibi görünmektedir. Fiyat istikrarının sağlanılmasında para piyasası araçları ile maliye politikası araçlarının birlikte ve eşgüdümlü olarak kullanılması gerektiğinden hareketle oluşturulması düşünülen komite enflasyon oranının oldukça yüksek seyrettiği ülkemizde mali disiplinlerin uyumlu çalışarak çözüm üretmesi açısından yerinde bir karar olabilir. Ancak ülke ihtiyaçlarına ne kadar cevap verdiği ve veya alacağı kararların ne kadar uygulanabilir olduğunu zaman gösterecektir.

– Özelleştirilen limanların kira sürelerinin 49 yıla çıkarılması

Seçim öncesi süreçte ülkemizin lojistik ve turizm sektöründeki varlığının tescil edilmesi, yapılacak yatırımların seçim sürecinden etkilenmeden yapılması ve seçim sürecinde hizmetin aksamadan yürütülmesi amacıyla önceden işletme Hakları özelleştirilmiş bazı limanların bu hakları 49 yıla uzatılacaktır.

– Cemevlerinin yapılması ve giderleri

Uzun süredir kamuoyunun gündemini oluşturan Cem evlerinin hukuki statülerinde herhangi bir değişiklik yapılmaksızın; elektrik ve su tüketimlerin bedelsiz veya indirimli olarak yapılması ve Cemevlerine imar planında yer verilmesi amaçlanmaktadır. Cemevlerinin elektrik giderlerinin Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından karşılanması öngörülmüş iken kullanma ve içme su bedellerinin ise belediyeler tarafından indirimli veya ücretsiz karşılanması öngörülmüştür. İmar planlarında ise Cemevlerine mahallin ihtiyaçlarına göre yer verilmesi öngörülmüştür.

– Sosyal denge tazminatlarının ödenmesine af uygulaması

Belediyelerin ve il özel idarelerinin mevzuat hükümlerine aykırı ödedikleri sosyal denge tazminatlarından konusu suç teşkil etmeyen ve henüz kesinleşmiş bir yargı kararına bağlanmayan konularla ilgili yetkili ve görevliler hakkında adli işlem yapılmaması başlayanların ise kapatılması öngörülmüştür. Burada dikkati çeken henüz kesinleşmiş yargı kararı bağlanmayan işlemlerdir. Sanırım komisyonlarda görülmesi esnasında bu işlemlerin neler olduğu gündeme gelip kamuoyu bilgilendirilecektir.

– Kurumlar Vergisi’ne yeni bir indirim

Kurumların faaliyetlerini ülkemizde yürütmeleri ve ülkemize döviz kazandırmaları amacıyla transit ticaretten elde edilen gelirin ülkemize getirilmesi şartı ile kazancın %50’sinin kurumlar vergisinde indirilebilmesinin önü açılmıştır. Ayrıca cumhurbaşkanına bu oranı 0 a kadar indirmeye %100’e kadar artırmaya yetki verilmektedir.

– ÖTV için teminat mektubu kabul edilmesi

Mevcut sistemin en önemli gelir kaynağı olan otomobil satıcılarında tahsil edilen ÖTV’nin, tahsil kabiliyetinin artırılması ve veya tahsil güvenliğinin sağlanması amacıyla Hazine ve Maliye Bakanlığı’na teminat mektubu alma yetkisi verilmektedir. Bu uygulamada üst sınır 30 milyon TL olarak belirlenmiştir. Söz konusu uygulamanın amacı ve uygulamaya ilişkin esasların tam olarak bilinememesi nedeniyle konu halkında yorum yapılamamaktadır.

Kamulaştırma; Yukarıda sayılanların dışında en önemli değişiklik bize göre kamulaştırma mevzuatında öngörülmektedir. Söz konusu kanun teklifi ile kamulaştırma mevzuatında değişiklikler öngörülmektedir.

Yeniden değerleme oranı ile gelecek zamlara dikkat!!!

2022 yılı 3. Geçici Vergi Dönemi’nde uygulanmak üzere; yeniden değerleme oranı Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından yayınlanan 61 numaralı sirküler ile 92,93 olarak açıklandı. Açıklanan bu oran, daha önce tarafımızdan öngörülen yılsonu 31.12.2022 yeniden değerleme oranının %100’ü aşacağına ilişkin beklentiyi teyit etmiş durumdadır.

Vergi Usul Kanunu’nun Mükerrer 298’inci maddesinin (B) fıkrasına göre yeniden değerleme oranı, yeniden değerleme yapılacak yılın Ekim ayında (Ekim ayı dahil) bir önceki yılın aynı dönemine göre Devlet İstatistik Enstitüsü’nün Toptan Eşya Fiyatları Genel Endeksi’nde meydana gelen ortalama fiyat artış oranıdır. Bu oran Maliye Bakanlığı’nca Resmî Gazete ile ilân edilmektedir. Diğer taraftan 5479 sayılı Kanun’la 01/01/2006 tarihinden geçerli olmak üzere tüm vergi kanunlarında yer alan “TEFE” ibareleri “ÜFE” olarak değiştirildiğinden, Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 298’nci maddesi uyarınca yeniden değerleme oranı da bu tarihten sonra “ÜFE” endeksindeki artışa göre belirlenmiştir.

TÜİK resmî verilerine göre açıklanan Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi, Ağustos 2022 itibarıyla aşağıdaki gibidir;

Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) yıllık %143,75, aylık %2,41 arttı

Yİ-ÜFE (2003=100) 2022 yılı Ağustos ayında bir önceki aya göre %2,41, bir önceki yılın Aralık ayına göre %74,13, bir önceki yılın aynı ayına göre %143,75 ve on iki aylık ortalamalara göre %105,39 artış gösterdi.

Ağustos 2022 itibarıyla gerçekleşen enflasyon verilerine bakılacak olursa (ekim ayını beklemeden) yeniden değerleme oranının %100’ün bayağı üzerinde bir oran olacağını söylemek yanlış olmayacaktır. Bu durum ise tüm vergisel had ve tutarların başta MTV olmak üzere artacağı anlamına gelmektedir. Gelir vergisi tarifesini de etkilemesi sebebiyle çalışanların net ücretleri dahil birçok konuda ciddi oranda değişiklik yapılması gerekmektedir. ( Trafik cezaları, ehliyet ve pasaport harçları, yurt dışından getirilen telefonlara uygulanan harçlar ve vergi usul cezaları gibi )

Yakın geçmişte uygulanan yeniden değerleme oranları;

– 2021 yılı için %36,20 (otuz altı virgül yirmi),

– 2020 yılı için% 9,11 (dokuz virgül onbir) ,

– 2019 yılı için ise % 22,58 ( yirmi iki virgül elli sekiz) olarak tespit edilmiştir.

Cumhurbaşkanımız, vergi kanunları ile kendisine verilen takdir yetkisini sadece Motorlu Araçlar Vergisi için kullanarak yeniden değerleme oranlarını (artış oranlarını);

– 2019 için % 15’e,

– 2020 için %12’ye,

– 2021 için ise %25’e indirmiştir.

Aslında bu sene Cumhurbaşkanı’nın vereceği karar son derece önem taşımaktadır. Çünkü yüksek oranlı yeniden değerleme oranı çalışanların net ücretleri başta olmak üzere, birçok ekonomik had ve tutarları etkileyecektir. Dolayısı ile bu sene beklenti cumhurbaşkanımızın sadece MTV de değil, diğer konularda da indirim hakkını kullanarak, en azından kamusal zamları azaltarak enflasyonun ateşinin düşürülmesine katkı sağlamasıdır. Yüksek oranlı olarak açıklanacağı kesin olan yeniden değerleme oranı ile aksi takdirde yüksek oranlı kamusal zamları olarak bizlere geri dönecektir.

Aslında diğer hem de kesin olan diğer bir çözümde; Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın ortaya çıkan bu durumu dikkate alarak yeni bir yasal düzenleme yaparak yüksek oranlı zamlara engel olmasıdır. Hatta Meclise bu aralar sunulması beklenen ve vergi – SGK borçlarının yapılandırılmasını içeren torba kanuna bir madde eklenerek bu sorun çözülebilir diye düşünmekteyiz.