Konkordatoda üç mahkeme üç ayrı karar
12 Nisan 2019Vadeli Mevduat Hesaplarına Uygulanacak Tevkifat Oranları Güncellenmiştir
1 Mayıs 2019Ödeme güçlüğüne giren birçok şirketin konkordato ilan etmesi, bu uygulamanın kötüye kullanılıp kullanılmadığını ve yaşanan aksaklıkları sık sık gündeme getiriyordu. 15 Mart 2018’de Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile getirilen yeni konkordato yasası, suiistimali önlemeye yönelik olsa da, uygulama farklılıkları yüzünden birçok soruna neden oluyordu. Ancak DÜNYA’ya gelen son haber, bu alanda çok büyük bir çelişki yaşandığını ortaya koydu: Konkordato sürecinde olan bir firmanın karşılıksız çıkan çeki için Ankara 10. İcra Ceza Mahkemesi “beraat”, Mersin 3. İcra Ceza Mahkemesi “yargılamanın durdurulması”, Mersin 1. İcra Ceza Mahkemesi ise “mahkumiyet” kararı verdi. Bu konuda acil bir yasal bir düzenleme yapılmasının elzem olduğunu vurgulayan uzmanlar, aksi halde konkordato içindeki yüzlerce kişi ve firmanın bu süreci başarılı bir şekilde tamamlamalarının mümkün olmadığını ve piyasaya borçlarını ödeyemeyeceklerini ifade ettiler. Mağdur firma sahibi DÜNYA’ya anlattı Türkiye’de ilk konkordato talebinde bulunanlardan ve süreçten faydalanan işadamı, uygulama sürecinde yaşanan aksaklıkları DÜNYA’ya anlattı. Ekonomik kriz sonucu Ticaret Mahkemesi’ne firması için konkordato talebinde bulunduğunu kaydeden firma sahibi şöyle devam etti; “Kanunda aranan şartları sırasıyla yerine getirdik, önce 3 aylık sonra ek 2 aylık geçici süreler ve nihayetinde 12 aylık kesin süre alarak icra takiplerine karşı koruma aldık. Konkordato başvurusundan önce vermiş olduğumuz çek karşılıksız çıktı. Alacaklı firma dava açtı. Karşılıksız çek suçundan 3 ayrı ceza mahkemesi 3 ayrı karar verdi: Durdurma, mahkumiyet ve beraat. Sırf bu durum dahi ortada büyük bir hukuki karışıklık olduğunu gösteriyor. Yasa ve mahkeme tedbir kararı ile konkordato öncesi borçları ödemesi men edilen borçlunun diğer taraftan icra ceza mahkemesinden verilen karşılıksız cezalar ile konkordato süreci tamamen yok ediliyor. Yasanın emri nedeni ile ödeme yapamayan borçlu bir başka yasa hükmü nedeni ile ceza alıyor ve hapse giriyor. Hapsedilmiş bir şirket yetkilisinin şirketin iktisadi bütünlüğünü koruması mümkün olmadığı gibi bu kişiye güven duyulup vadeli borç mutabakatları yapılması imkansızdır.” Sezer: Konkordato sayısını ihtiyacı karşılamaması düşürdü “Konkordato uygulaması hukuken olmasa bile fiilen bitmiş bir kurum olarak karşımızda durmakta” diyen Güncel Group Yönetim Kurulu Başkanı Yılmaz Sezer, eksiklerin yanısıra konkordato sürecinin yönetilmesinde de başta uygulama farklılıkları olmak üzere birçok aksamaların yaşandığını söyledi. Bunları yargı kararları, finans kuruluşlarının tavrı ve konkordato komiserlerin uygulamadaki farklıkları olarak sıralayan Sezer şöyle devam etti: “Burada ilk sırayı yargı kararları alıyor. Konkordato sürecinde olan firmalara benzer konular için değişik mahkemelerce farklı kararlar maalesef verilmekte. Ama bence esas olan konkordato sürecini yöneten mahkemelerin aynı konuya farkı kararlar vermeleri ve bu nedenle konunun istinat mahkemelerine taşınmasıdır. İkinci farklılık ise, süreç içinde olan firmalara bankaların takındıkları tavır. Her banka uygulamadı ki her olay için farklı karar vermekte ve uygulamakta. Aynı çek konusundan gidersek bir banka konkordato ilan etmiş firmanın çekinin yazılmayacağı gerekçesi ile çekini yapmazken diğer banka çekin karşılıksız olduğu kaydı hemen düşmektedir. Ya da bankalar kendilerine bir şekilde gelen tutarları bloke ederek mahkeme kararı isteyebilmektedir. Diğer üçüncü sorun konkordato komiserlerin uygulamadaki farklıklarıdır.” Sürecin yönetilmesi giderek zorlaşıyor“Bütün bunlar hem konkordato talep eden firmanın, hem de diğer firmaların süreci yönetmesini zorlaştırmakta” diyen Sezer; yeni başvurular ile konkordato talep etmenin, bağımsız denetimde makul güvence şartı ile uygulanamaz duruma getirildiğini söyledi. Konkordato talep eden firma sayısında ciddi bir düşüş yaşandığını vurgulayan Sezer, “Söz konusu sayının azalması bazı çevreler tarafından ekonominin rayına oturmaya başlaması olarak algılansa bile gerçek durum ihtiyaç halindeki firmaların konkordato talebinde bulunamamasıdır. Yani ihtiyaç var, ancak makul güvence olmadığı için mahkemeler tarafından verilen karar yok. Ya da müracaat yok. Sırf bu nedenle ‘Makul Güvence Verilmeyen Bağımsız Denetim Raporu’ ile konkordato alabilmek için şirket merkezini değiştirip uygun mahkeme arayan firmalar var.” Yasa ne diyor? Yasa bu aşamada borçlu firma ya da şahsı inceleme ve anlaşma süreçleri öngörmekte tüm malvarlığını tedbir koymakta ayrıca komiser denetimi ve incelemesi tabi tutmaktadır. Yasa yine bu dönemde masa alacağı kabul edilen konkordato sonrası ticari faaliyetler dışında hiçbir ödemeye cevap vermemektedir. Hatta bu ödemelerin seçilerek alacaklılara yapılması halinde bu davanın reddi ve ifl as nedeni olarak öngörülmüştür. Durdurma, mahkumiyet, beraat… Konkordato sürecinde olan bir firmanın karşılıksız çıkan çeki için 3 ayrı mahkeme “durdurma, mahkumiyet ve beraat” olmak üzere 3 ayrı karar verdi. -Ankara 10. İcra Ceza Mahkemesi 2018/642 Esas ve 2019/45 Karar Sayılı ilamı ile “Bir yıllık kesin mühlet kararı dikkate alındığında borçlu şirket yetkilisinin çek bedelini bankada hazır etme imkânı ve sorumluluğu ortadan kalkacaktır” gerekçesi ile “beraat” kararı vermiş. – Mersin 3.İcra Ceza Mahkemesi 2018/332 Esas ve 2018/1062 Karar sayılı ilamı ile “Halen ayakta derdest bir icra takibi olmayıp borçlu adına ödeme yapılması mümkün olmadığından konkordato mehil sonucunun beklenmesine” gerekçesi ile “yargılamanın durdurulması” kararı vermiş. – Mersin 1.İcra Ceza Mahkemesi 2018/954 Esas ve 2018/1217 Karar sayılı ilamı ile “ceza” kararı vermiştir. Mevzuatta değil uygulamada çelişki var “Konkordato talebi üzerine borçluya verilen mühlet içerisinde borçlu aleyhine başlatılmış takipler durur” diyen Kolcuoğlu Demirkan Koçaklı Hukuk Bürosu Yönetici Ortağı Av. Dr. Umut Kolcuoğlu, yeni takiplerin başlatılamayacağını söyledi. “Artık borçlu aleyhine ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararları da uygulanamaz” diyen Kolcuoğlu şöyle devam etti; “Ayrıca, zamanaşımı ve hak düşürücü süreler işlemez. Karşılıksız çekte, adli para cezası yaptırımına bağlanmış şikayete bağlı bir suç söz konusu. Bu para cezası, ödenmediği takdirde hapis cezasına çevrilir. Bu suçtan dolayı açılan davalar icra mahkemelerinde görülür ve İcra ve İflas Kanunu’nun ilgili hükümleri uygulanır. Bu takibin özelliği, “alacaklının alacağını tahsil etmesi amacıyla” borçlu aleyhine ceza ile güçlendirilmiş bir takip olmasıdır. Konkordato sürecindeki takip yasağı sadece icra takiplerini değil tüm takipleri kapsadığından, karşılıksız çek örneğinde olduğu gibi, şikayete bağlı mevcut cezai takiplerin de durması, bu konudaki yeni süreçlerin ise başlatılamaması gerekir. Kaldı ki, konkordato sürecinde konkordato öncesine ilişkin çeklerin ödemesi zaten komiserin iznine bağlı olduğundan, borçlunun böyle bir konuda cezalandırılması isabetli olmayacaktır.” Aslında mevzuatta bir çelişki olmadığını kaydeden Kolcuoğlu, “Buna rağmen uygulamada bir tutarsızlık söz konusu. Bu sorunun ortadan kaldırılması için Yargıtay uygulamasının yeknesaklaşmasını, bu konuda bir içtihadın oluşmasını beklemek makul olmaz çünkü bu beş sene de sürebilir. Ekonomik kriz dönemiyle yakından alakalı konkordato uygulamaları konusu ise daha acil çözüme kavuşturulmalı. Dolayısıyla, mevzuata açık bir hükmün eklenerek uygulamadaki sorunların giderilmesi düşünülebilir” dedi.