Eksperlikten Sağlanan Kazanç Ücret Mi, Serbest Meslek Kazancı Mı?
1 Ağustos 2013Pick-Up Türü Araçlarda ÖTV Oranı Ve KDV İndirimi Konusu Netleşti
18 Ağustos 2013I- GENEL AÇIKLAMA Bilindiği üzere, ramazan aylarında belediyeler başta olmak üzere şirketler ve sivil toplum kuruluşları tarafından çeşitli etkinlikler düzenlenmekte, bu etkinliklerde konuşma yapmak, tebliğ sunmak vb. amaçlarla yurt dışından din adamları ve hafızlar getirilerek, kendilerine ödeme yapılmaktadır. Uygulamada, yurt dışından getirilen din adamları ve hafızlara yapılacak ödemelerden gelir vergisi stopajı (kesintisi) yapılıp yapılmayacağı ve sorumlu sıfatıyla KDV beyanında bulunulup bulunulmayacağı konularında tereddütlerle karşılaşılmaktadır. Aşağıda, belirtilen konu ayrıntılı olarak incelenecek, Maliye Bakanlığı’nın görüşüne de yer verilerek kişisel görüşümüz belirtilecektir. II- YURT DIŞINDAN GETİRİLEN DİN ADAMLARI VE HAFIZLARA YAPILAN ÖDEMELERNE ŞEKİLDE VERGİLENDİRİLECEK?A- BU ÖDEMELERDEN GELİR VERGİSİ STOPAJI YAPILIP YAPILMAYACAĞI Gelir Vergisi Kanununun 65. Maddesinde, her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançlar serbest meslek kazancı olarak belirlenmiş ve serbest meslek faaliyeti de “sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan işlerin işverene tabi olmaksızın, şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır” şeklinde tanımlanmıştır. Bir faaliyetin serbest meslek faaliyeti olup olmadığı, faaliyetin; – Sermayeden ziyade şahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanması, – Bir işverene bağlı olmaksızın şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılması, – Devamlı olması, unsurlarını taşıyıp taşımadığına bağlı bulunmaktadır. Bu unsurlar, bir taraftan serbest meslek kazancı ile ticari kazanç, öte yandan serbest meslek kazancı ile ücret ilişkisinin sınırlarını belirlemektedir. Ayrıca, faaliyetin devamlı olması özelliği de serbest meslek faaliyetini, arızi olarak yapılan serbest meslek faaliyetinden ayırmaktadır. Öte yandan, Gelir Vergisi Kanununun 61. maddesinde, “Ücret, işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir.” şeklinde tanımlanmıştır. Yukarıda yapılan açıklamalardan da fark edileceği üzere, gerek ücret gerek serbest meslek kazancı emeğe dayanan gelir unsurlarıdır. Serbest meslek kazançlarında emek; bir işverene tabi olmaksızın, şahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına değerlendirilmektedir. Bir işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak çalışılması halinde ise elde edilen gelir ücrettir. Ücret ile serbest meslek kazancının ayırımında zorluklarla karşılaşıldığı durumlarda esas alınacak en önemli ölçüt; iş yerine bağlılık ve işverene tabiliktir. İş yerine bağlılıktan maksat; kendisine ait olmayan bir organizasyonun işyerinde çalışılmasıdır. İşverene tabilikten maksat ise; işverenin hizmetli üzerinde hiyerarşik bir kontrol ve yaptırım uygulama hakkının bulunup bulunmamasıdır. Bu unsurların bulunmaması halinde, gelir vergisi açısından işverene tabi olarak işveren-hizmetli ilişkisinden bahsedilemez. Öte yandan, Gelir Vergisi Kanununun 6. maddesinde, Türkiye’de yerleşmiş olmayan gerçek kişilerin sadece Türkiye’de elde ettikleri kazanç ve iratlar üzerinden vergilendirileceği hüküm altına alınmış, 7. maddesinde ise; “Dar mükellefiyete tabi kimseler bakımından kazanç ve iradın Türkiye’de elde edildiği aşağıdaki şartlaragöre tayin olunur:4. Serbest meslek kazançlarında: Serbest meslek faaliyetlerinin Türkiye’de icra edilmesi veya Türkiye’dedeğerlendirilmesi;Bu maddenin 3 üncü, 4 üncü, 5 inci ve 7 nci bentlerinde sözü edilen değerlendirmeden maksat, ödemenin Türkiye’de yapılması veya ödeme yabancı memlekette yapılmışsa, Türkiye’de ödeyenin veya nam ve hesabına ödeme yapılanın hesaplarına intikal ettirilmesi veya kârından ayrılmasıdır.” hükmü yer almaktadır. Ayrıca, Gelir Vergisi Kanununun 94. maddesinin birinci fıkrasında vergi tevkifatı yapmak zorunda olanlar belirtilmiş, aynı fıkranın 2 numaralı bendinde yaptıkları serbest meslek işleri dolayısıyla bu işleri icra edenlere yapılan ödemelerden gelir vergisi tevkifatı yapılacağı hükme bağlanmıştır. Tevkifat oranı; 18. madde kapsamına giren serbest meslek işlerinde % 17, diğerlerinde % 20 olarak belirlenmiştir. Bu çerçevede, ramazan ayı etkinliklerine katılmak üzere yurt dışından getirilen din adamları ve hafızlara yapacakları konuşma vb.ler karşılığı ödenecek tutarların ücret değil, serbest meslek ödemesi olarak değerlendirilmesi gerekir. Söz konusu din adamları ve hafızlar dar mükellef konumunda bulunduklarından, bunlara yapılacak ödemelerden Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin 2/(b) alt bendine göre % 20 oranında gelir vergisi tevkifatı yapılması gerekmektedir. Konu ile ilgili olarak verilen bir özelgede de, “ Ramazan ayı etkinlikleri kapsamında düzenlenen Kuran-ı Kerim Gecesi için yurt dışından gelen hafızve din adamlarına yapılacak ödemelerden Gelir Vergisi Kanununun 94 üncü maddesinin 2/(b) altbendine göre tevkifat yapılması gerekmektedir.”B- ETKİNLİK İÇİN YURT DIŞINDAN GETİRİLEN DİN ADAMLARI VE HAFIZLARA YAPILAN ÖDEMELER NEDENİYLE SORUMLU SIFATIYLA KDV BEYANI YAPILACAK MI? 3065 Sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun; – 1/1. maddesinde, Türkiye’de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV ye tabi olduğu, – 6/b maddesinde, işlemlerin Türkiye’de yapılmasının, hizmetin Türkiye’de yapılmasını veya hizmetten Türkiye’de faydalanılmasını ifade ettiği, – 9/1. maddesinde, mükellefin Türkiye içinde ikametgâhının, işyerinin, kanunî merkezi ve iş merkezinin bulunmaması hallerinde ve gerekli görülen diğer hallerde Maliye Bakanlığı’nın, vergi alacağının emniyet altına alınması amacıyla, vergiye tabi işlemlere taraf olanları verginin ödenmesinden sorumlu tutabileceği hükme bağlanmıştır. Buna göre, belediyeler ve şirketler tarafından düzenlenen ramazan etkinlikleri için yurt dışından gelen din adamları ve hafızların verdikleri hizmetler (panelde konuşma yapma, tebliğ sunma vb.) serbest meslek faaliyeti kapsamında KDV ye tabi olup, söz konusu hizmet dolayısıyla hesaplanan KDV nin organizasyonu düzenleyen belediye veya şirketler tarafından sorumlu sıfatıyla 2 no. lu KDV beyannamesi ile beyan edilerek vergi dairesine ödenmesi gerekmektedir. KDV mükellefiyeti bulunan belediyeler ile şirketler bu şekilde sorumlu sıfatıyla beyan ettikleri KDV’yi aynı dönemde verecekleri kendi 1 no.lu KDV beyannamelerinde göstererek indirim konusu yapabilirler. Nitekim, Maliye Bakanlığı tarafından verilen bir özelgede de, “Şirketiniz tarafından tertip edilen Kuran-ı Kerim gecesi için yurt dışından gelen din adamları ve hafızlar ile devlet sanatçılarının verdiği hizmet serbest meslek faaliyeti kapsamında KDV ye tabi olup, söz konusu hizmet dolayısıyla hesaplanan KDV nin şirketiniz tarafından sorumlu sıfatıyla 2 no. lu KDV beyannamesi ile beyan edilerek aynı dönemde 1 no lu KDV beyannamesi ile indirim konusu yapılması gerekmektedir.”