Şirket Ortaklarının Kendi Şirketlerinde Sigortalılığı Ve Çakışan Hizmetlerinin Aktarılması
24 Kasım 2014İhbar İkramiyesinin Gelir Vergisi İle Veraset Ve İntikal Vergisi Karşısındaki Durumu
1 Aralık 2014Bilindiği üzere, Vergi Usul Kanunu’nda (VUK) işletmelere, alacaklarının çeşitli nedenlerle tahsilinin şüpheli hale geldiği durumlarda belirli şartlarla karşılık ayırma imkânı tanınarak, işletme için zarar niteliğinde olan alacaklardaki kayıpların bu şekilde telafi edilmesi sağlanmıştır. Şüpheli alacak müessesesi VUK’un 323. maddesinde düzenlenmiştir. Uygulamada, şirketlerin ortaklarına verdikleri borç paralardan kaynaklanan alacakları için dava ve icra yoluna başvurmaları halinde, bu alacakların şüpheli alacak olarak değerlendirilerek karşılık ayrılıp ayrılamayacağı konusunda tereddütlerle karşılaşılmaktadır.
Alacakların şüpheli alacak sayılması ve karşılık ayrılmasına ilişkin genel esaslar Şüpheli alacak müessesesi, VUK’un 323. maddesinde düzenlenmiş bulunmaktadır. Söz konusu maddede; ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmak şartıyla; dava veya icra safh asında bulunan alacaklar ile yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş bulunan dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük alacakların şüpheli alacak sayılacağı, bu şüpheli alacaklar için değerleme gününün tasarruf değerine göre pasifte karşılık ayrılabileceği, bu karşılığın hangi alacaklara ait olduğunun karşılık hesabında gösterileceği, teminatlı alacaklarda bu karşılığın teminattan geri kalan miktara inhisar edeceği, şüpheli alacakların sonradan tahsil edilen miktarlarının ise tahsil edildikleri dönemde kâr/zarar hesabına intikal ettirileceği hükme bağlanmıştır. Buna göre, ticari kazancın elde edilmesi veya idame ettirilmesi ile ilgili olarak anılan 323. maddede belirtilen şartları taşıyan alacaklar için karşılık ayrılması mümkün bulunmakta olup, bu şartlardan herhangi birisinin mevcut olmaması halinde ise karşılık ayrılması söz konusu olmayacaktır. Dolayısıyla, şüpheli alacak karşılığı ayırmanın şartlarını aşağıdaki gibi kısaca sıralayabiliriz: • Alacak, ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmalıdır (karşılık ayrılmak suretiyle, zarara intikal ettirilecek alacağın daha önce hasılat hesaplarına intikal ettirilmiş bulunması gerekmektedir.). • Alacağın teminatsız olması gerekir (teminatlı alacaklar için şüpheli alacak karşılığı ayrılamaz). • Bilanço esasına göre defter tutulmalıdır. • Ayrılan karşılıkların hangi alacaklara ait olduğu kayıtlarda gösterilmelidir. • Karşılık, alacağın şüpheli hale geldiği dönemde ayrılmalıdır.
Dava veya icra yoluna başvurulan ortaklardan alacaklar şüpheli alacak sayılıp karşılık ayrılabilir mi? Şüpheli alacak karşılığı ayrılmasında asli unsur, bir alacağın söz konusu olması ve bu alacağın tahsilinin şüpheli hale gelmesidir. Tahakkuk esasının bir gereği olarak, ticari ve zirai işletme bünyesinde satılan mal ve hizmetin bedeli henüz tahsil edilmeden hasılata intikâl ettirilmekte ve dönem kârının oluşumunu etkilemektedir. Satış bedeli veya hasılatın henüz alacak aşamasında iken kârın hesaplanmasında dikkate alınmış olması, sonradan bunların işletme tarafından tahsilinin şüpheli hale gelmesi durumunda dönem kârının fazla hesaplanması sonucunu doğuracaktır. Bu durumun giderilmesi için, alacağın işletmeye girme ihtimalinin kaybolduğu anda zarar yazılması zorunludur. Kısaca, şüpheli alacağın zarar kaydı, kazanç tespitindeki tahakkuk esasını düzenleyen bir esastır. Buna göre, şüpheli alacağın karşılık ayrılarak zarar yazılabilmesi için kârın oluşumunu etkilemiş, yani daha önce tahakkuk esasına göre hasılat hesaplarına intikal ettirilmiş olması gerekmektedir. Buna göre, ortaklardan olan alacakların ticari faaliyetin elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgisi bulunmadığından, diğer bir ifadeyle söz konusu alacaklar daha önce hasılat hesaplarına intikal ettirilmemiş olduğundan, bu alacaklar için şüpheli alacak karşılığı ayrılması kanunen mümkün bulunmamaktadır. Ancak, şirket ortaklarından olan alacaklara hesaplanan adat faizleri gelir ve dolayısıyla hasılat hesaplarına intikal ettirildiğinden, gerek bu faizler ve gerekse bu faizlerin KDV’si için, belirtilen şartların gerçekleşmesi koşuluyla şüpheli alacak karşılığı ayrılması mümkün bulunmaktadır. Konu hakkında Maliye Bakanlığı da aynı görüşte olup, verdiği bir özelgede; “Ortaklardan olan alacaklarınızın ticari faaliyetin elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmaması nedeniyle bu alacak için şüpheli alacak karşılığı ayrılması mümkün bulunmamaktadır. Şirketinizin ortaklardan olan alacaklarına aylık dönemler itibariyle hesaplanan adat faizleri için kanunda yer alan şartların yerine getirilmesi durumunda şüpheli alacak karşılığı ayrılması mümkün bulunmaktadır” şeklinde açıklama yapmıştır (GİB, Kocaeli VDB’nin, 20.06.2013 tarih ve 70281967-105[323-2012/12]-111 sayılı Özelgesi).