İflas erteleme sürecinde vergi yükümlülükleri ve sorumluluklar
28 Nisan 2016Özel Tüketim Vergisi (II) Sayılı Liste Uygulama Genel Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ
4 Mayıs 2016I-GİRİŞ Bacasız sanayi olarak da adlandırılan turizm sektörü, ülkemiz ekonomisinde önemli bir rol oynamaktadır. Turizm sektöründe verilen hizmetler çeşitlendikçe, vergilendirilme konusunda da özellikli durumlar ortaya çıkmakta ve bazı işlemlerin vergilendirilmesi sektöre özel bir hal almaktadır. Özellikle KDV açısından verilen hizmetin çeşidine bağlı vergilendirme önem arz etmektedir. Verilen hizmetlerdeki çeşitlilik KDV uygulamalarında yeni sorunları ve çözümler ihtiyaçlarını beraberinde getirmektedir. Bu yazımızda sektördeki KDV uygulamalarına genel olarak değinilecek olup, özellik arz eden “Hanutçuluk” ve “Kick Back” uygulamalarının KDV karşısındaki durumuna değinilecektir. II-GENEL UYGULAMA Bilindiği üzere KDV Kanununun 1/1 maddesinde, Türkiye’de ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin KDV’ye tabi olduğu belirtilmiştir. Dolayısıyla turizm faaliyetlerinin tamamı da bu hüküm gereği KDV’ye tabi tutulmuştur. Aynı Kanunun 6/b maddesi hükmünde ise, işlemlerin Türkiye’de yapılmasının, hizmetin Türkiye’de yapılmasını veya hizmetten Türkiye’de faydalanılmasını ifade ettiği, belirtilerek hizmetten Türkiye’de faydalanılmasının KDV’ye tabi olduğu ayrıca belirtilmiştir. Yapılan bu yasal düzenlemeler ile sektörün KDV’ye tabi olduğuna ilişkin hiçbir tereddüte yer bırakmayacak açıklamalar yapılmıştır. KDV Kanununun 28. maddesi KDV oranlarını düzenlemek konusunda Bakanlar Kuruluna yetki vermektedir. Bakanlar Kurulu, Kanunun verdiği bu yetkiye istinaden yayımlanan 2008/13234 sayılı Kararname ile değişik 2007/13033 sayılı Bakanlar Kurulu Kararnamesini imzalamıştır. Buna göre KDV oranları, Kararnameye ekli I sayılı listede yer alan teslim ve hizmetler için %1, II sayılı listede yer alan teslim ve hizmetler için % 8, bu listelerde yer almayan vergiye tabi işlemler için %18 olarak tespit edilmiştir. Söz konusu kararname eki (II) sayılı listenin (B) Diğer Mal ve Hizmetler bölümünün 25. Sırasında: “Otel, motel, pansiyon, tatil köyü ve benzeri konaklama tesislerinde sunulan geceleme hizmeti (1618 sayılı Kanun hükümlerine göre Kültür ve Turizm Bakanlığından işletme belgesi almış seyahat acenteleri tarafından müşteriye aktarılan geceleme hizmet tutarı ve bu hizmete ilişkin aracılık bedellerine de konaklama tesislerinde verilen geceleme hizmetlerinin ait olduğu oran uygulanır. Konaklama tesislerinde geceleme hizmetinden yararlanmayanlara verilen tüm hizmetler ile geceleme hizmetiyle beraber verilen ancak ayrıca belgelendirilen ya da geceleme hizmetine ait belgede ayrıca fiyatlandırılan hizmetler bu sıra kapsamında yer almamaktadır. Ancak geceleme hizmeti kapsamında verilmesi ve geceleme bedeline dahil edilmesi mutat olan diğer hizmetler bu sıra kapsamında yer almakla birlikte bu şekilde belirlenen geceleme bedeli içinde sunulan alkollü içeceklere ilişkin yüklenilen katma değer vergisi tutarları, hizmeti sunanlar tarafından indirim konusu yapılamaz.)” ifadesi ile turizm işlemleri % 8 oranında KDV’ye tabi tutulmuş, Katma Değer Vergisi Uygulama Genel Tebliğinde de konu hakkında açıklamalara yer verilmiştir Anılan yasal düzenleme ile seyahat acentelerinin konaklama hizmeti için vermiş oldukları aracılık hizmetlerinin konaklama tesislerindeki yiyecek içecek bölümlerinin hangi oranda ve nasıl vergilendirilecekleri açık açık belirtilmiştir. Buna göre, otel, motel, pansiyon, tatil köyü ve benzeri konaklama tesislerinin bünyesindeki; • lokanta, restaurant, restaurante, • alakart lokantası, • kahvaltı salonu, • açık yemek alanı, • yemek terası, • kafeterya, snack bar, vitamin bar, • pasta salonu, • lobi gibi mekânlarda verilen hizmetlerde % 8 oranında KDV uygulanacaktır. Bu mekânlarda alkollü içecek servisinin de bulunması halinde ise alkollü içkinin KDV’sinin indirim konusu yapılamayacağı belirtilmiştir. Öte yandan, konaklama tesislerinin bünyesinde yer alan ve yukarıda sayılanlar dışında kalan mekânlarda verilen hizmetler ise genel vergi oranına tabi olacaktır. Geceleme hizmeti dışında olmakla birlikte, mutat olarak geceleme hizmeti kapsamında sunulan hizmetlerin, geceleme bedeline dahil olarak belirlenmesi ve geceleme bedeli olarak tek bir bedel alınıp, fatura edilmesi durumunda, geceleme hizmeti ile birlikte bu hizmetler de geceleme bedeli gibi %8 oranında KDV’ye tabi tutulacaktır. Unutulmamalıdır ki, geceleme hizmeti kapsamında yer alan alkollü içeceklere ait yüklenilen KDV, yine indirim konusu yapılamayacaktır. III-ÖZEL UYGULAMALAR A) Hanutçuluk; Turist kafilelerini alışveriş etmeleri için belirli dükkânlara götürme işinden komisyon alma işine verilen isimdir. Söz konusu komisyon bedelinin KDV uygulamaları açısından nasıl vergilendirileceğini Katma Değer Vergisi Uygulama Genel Tebliğinde açıklanmıştır. Buna göre turizm acentesi, rehber ve benzerleri tarafından turist kafilelerini alışveriş etmeleri için belirli dükkânlara /mağazalara götürme karşılığında bu işletmelerden alınan bedeller üzerinden hesaplanan KDV tutarına (2/3) oranında tevkifat uygulanması zorunlu olup, bu işletmeler tarafından sorumlu sıfatıyla beyan edilmesi de gerekmektedir. Ayrıca turist kafilelerini alışveriş için mağazalara götürmek üzere kiralanan araç bedelinin “araç katkı payı” adı altında turist kafilelerinin götürüldüğü işletmeden tahsili, esas itibariyle bu işletmeden alınan ve tevkifata tabi tutulan komisyonun bir unsurudur. Bu nedenle de, müşteri götürülen mağazalardan araç katkı payı olarak alınan bedellere ait Katma Değer Vergisi Uygulama Genel Tebliğ gereğince tevkifata tabi tutulması gerekmektedir. B) Kick Back; Özellik arz eden bir konu olarak ele alınması gerekmekte olan bu uygulama, oteller ve acenteler arasında yapılan bir anlaşmaya dayalı olarak, belirli bir doluluğun sağlanması neticesinde acenteye indirim yapılmasıdır. Bu indirim (kick back) bedellerinin de komisyon faturası olarak tanzim edilmesi gerekmektedir. Ek olarak, konuya ilişkin Antalya Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından verilen 09.02.2012 tarih ve KDV.ÖZG.2010.114-76 sayılı özelgesi ile ise oran konusu netleştirilmiş bulunmaktadır. Buna göre: “Otellerle yapılan sözleşmeler gereği müşteri sayısının artırılması durumunda düzenlenen kick back faturalarında; turizm işletme belgesine sahip olan ya da kendilerine ruhsat veren yerel yönetim biriminden alacakları yazıyı vergi dairesine ibraz etmiş olan işletmeler için %8, turizm işletme belgesine sahip olmayan ya da kendilerine ruhsat veren yerel yönetim biriminden alacakları yazıyı vergi dairesine ibraz etmemiş olan işletmeler için ise %18 katma değer vergisi oranının uygulanması gerekmektedir.” C) Yurt Dışı İşlemler; Türkiye’de yerleşik turizm şirketlerin yurt dışı acenteyle yaptığı sözleşmeler ile Türkiye’de bulunan otellerle ilgili yurt dışına reklam verme, katalog gönderme ve yurt dışındaki fuarlarda stand açılması gibi yurt dışında verilen tanıtım ve reklam hizmeti, hizmet yurt dışında yapıldığından ve hizmetten yurt dışında faydalanıldığından KDV’ye tabi bulunmamaktadır. IV- SONUÇ Tüm diğer sektörlerde olduğu gibi, turizm sektörünün de basit ve anlaşılabilir olarak vergilendirilmesi hem uygulayıcıların hem de denetleyicilerin iş yükünü azaltmakta; her iki grubun mutabakat sağlamasını kolaylaştırmaktadır. Özellikle kendine has işlemleri olan sektörlerde, genel hükümlerin yorumlanmasıyla kolayca giderilemeyecek tereddütlerin, açık ve basit mevzuat düzenlemeleri ile giderilmesi gerekmektedir. Biz yazımızda bazı özellikli işlemleri özetledik, ancak Türk Vergi Sistemi’nin genelinde olduğu gibi, sık karşılaşılan tereddütlerin giderilme noktasının özelgelere kadar inmesi arzu edilen bir durum olarak değerlendirilmemektedir. Ayrıca, vergilendirmenin mali politikaların bir aracı olduğu ve vergilendirme ile istenilen sektörün önünün açılabileceği düşünülecek olursa, nitelikli iş gücünün arttırılması, müşteri memnuniyeti odaklı düzenleme ve denetimlerin arttırılması ve ülkenin turizm ikliminin iyileştirilmesinin yanı sıra, turizm sektörünün içinde bulunduğu sıkıntılı durumdan kurtulmasının bir yolu da KDV uygulamalarında yapılacak değişiklikler olabileceği değerlendirilmektedir. Bilindiği üzere KDV Kanunun 28. maddesi KDV oranlarını düzenlemek konusunda Bakanlar Kuruluna yetki vermektedir. Bakanlar Kurulunun kanunun verdiği bu yetkiyi kullanarak KDV oranlarında yapacağı geçici veya süreli indirimler ile sektörde var olan tıkanmaların önünün açılacağı düşünülmektedir.