Konutta KDV Düzenlemesinin Yeniden Ele Alınması Gerekiyor
19 Nisan 2013Yurt Dışına Makine Ve Teçhizat Kiralaması Hizmet İhracatı Kapsamında KDV’ Den İstisna Olacak (Mı)?
1 Mayıs 2013İş dünyası, çekte reeskont sorununa çözüm istiyor
İş dünyası, Çek Kanunu’nda yapılan değişiklikle 2017 sonuna kadar çeklerin üzerindeki vadelerin geçerli olacağına yönelik düzenlemeye rağmen, çeke reeskont uygulaması tanımadığını belirterek, Maliye Bakanlığı’na tepkisini sürdürüyor.
Hüseyin GÖKÇE
ANKARA – Çek Kanunu’nda yapılan değişiklikle 2017 sonuna kadar çeklerin üzerindeki vadelerin geçerli olacağına yönelik düzenlemeye rağmen, çeke reeskont hakkı tanınmamasına iş dünyasından tepki geldi. Ankara Sanayi Odası ve OSBÜK Başkanı Nurettin Özdebir, Kanun ile getirilen bir hakkın Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından kullandırılmadığını belirterek, devlet erkinin haksız yere vatandaşın aleyhine kullanıldığını bildirdi. Avukat Adem Bilici, bunun vergi ilkelerine aykırı olduğunu kaydederken, Lavaile-Güncel Grup Yönetim Kurulu Başkanı Yılmaz Sezer da, SPK denetimine tabi şirketlerin çeklerinin reeskonta tabi tutulduğunu belirtirek, yasal düzenlemeye gerek olmadan, Maliye Bakanlığı’nın sadece görüş değiştirerek sorunu çözebileceğini bildirdi.
Vadeli çeklerin reeskonta tabi tutulmaması yüzünden faiz kaybı yaşadığını belirten iş dünyası, Maliye Bakanlığı’nın bir an önce çeklere de bonoya olduğu gibi reeskont hakkı tanınmasını istiyor.
Reeskontla ilgili sıkıntıyı DÜNYA’ya anlatan Ankara Sanayi Odası Başkanı Nurettin Özdebir, çeklerin üzerindeki vadenin 2017 sonuna kadar geçerli olacağına ilişkin yasal düzenlemeye atıfta bulunarak, “Türkiye Cumhuriyeti Meclisi’nden geçerek onaylanan bir yasaya yürütme organları da uymalıdır” dedi. İnsanların henüz tahsil edemedikleri alacaklarını vade farkını düşerek vergilerini verebilmelerinin sağlanması gerektiğini dile getiren Özdebir, “Çek Kanunu’nda çekin vadesi olamayacağına ilişkin madde konuldu. Ancak 2017 sonuna kadar çekin üzerindeki tarihin geçerli olacağı hükme bağlandı. Kanunu tanıdığı bir hakkı Gelir İdaresi Başkanlığı’nın 3 kuruş daha fazla gelir toplayacağım diye kabul etmemesini anlamıyorum” dedi.
Konuyu vergi mahkemesine götürecek bir kişinin mutlaka davayı kazanacağının altını çizen Özdebir, “Vergi mevzuatı açısından baktığınızda senet için iskonto uygulanıyor. 2017 vadeli bir çeki icraya veremezsin, ancak bankaya götürüp vadeli senet gibi kırdırıp 2017 tarihi itibarıyla faizin neyse düştükten sonra banka çeki öder. İnsanların bu haklarını kullanamaması, devlet gücünün kanun hilafına vatandaşın aleyhine kullanılmasıdır ve bana göre bu çok ağır bir suçtur” diye konuştu.
Avukat Adem Bilici:
“Reeskont imkanı tanınmaması hukuksuzluktur”
Çek konusunda özel çalışmaları olan Avukat Adem Bilici, mevcut durumun eşitsizlik yarattığını belirterek, vadeli çekte reeskont imkanının tanınmamasını “Hukuksuzluk” olarak nitelendirdi.
Bono ve kambiyo senedinde olduğu gibi çekte de reeskonta izin verilmesi gerektiğini ifade eden Bilici, “Bunun hukuki dayanacağı olmayacağını düşünüyoruz. Doğrudan mükelleflerin başına gelen olayla ilgili vergi mahkemesinde dava açması gerekiyor. Çek Kanunu’nu idarenin re’sen böyle uygulaması gerekir” dedi. Mevcut durumun vergi ilkelerine aykırı olduğunu dile getiren Bilici, bu olumsuz durumun bir an önce giderilmesi gerektiğini aktardı.
Güncel Laviale Yönetim Kurulu Başkanı Yılmaz Sezer:
“Kanun değişikliği yapılmadan da sorun çözülebilir”
Çekte vade konulamayacağının yasal olarak düzenlenmesine rağmen, piyasada vadeli çek işleminin kabul gördüğünü belirten Yılmaz Sezer de, yapılan değişikliklerle, çeklerin vadesinde ödenmemesi sonucunda ticaret hayatta karşılaşılan sorunlara ve mağduriyetlere çözüm üretilmesinin amaçlandığını anlattı. Vadeli çeklerin muhasebe sistemi uygulama tebliği ve SPK mevzuatı bakımından reeskonta tabi tutulabildiğine dikkat çeken Sezer,
“Vergi Mevzuatı yönünden senet olarak kabul edilmemesi nedeniyle reeskont işlemi yapılamamaktadır. Vergi Usul Kanununda düzenlenen reeskont müessesesi, işletme aktifinde ve pasifinde yer alan alacak ve borç senetlerinin değerleme günündeki gerçek değerine indirgemesidir. Bu işlemden amaç, senede bağlı alacak ve borçların değerleme günündeki net değerinin tespit edilmesi ve dönem kar veya zararının tespiti sırasında gerçek değerin dikkate alınmasıdır” bilgisini verdi.
Çek Kanunu’nda yapılan düzenleme ile vadeli çeklerin senetli bir alacak haline geldiğini savunan Yılmaz Sezer, “Kişisel görüşümüze göre, Maliye Bakanlığı’nın 41 Sıra No.lu Vergi Usul Kanunu Sirküleri’ni yürürlükten kaldırarak, 5941 sayılı Çek Kanunu’nu esas alarak vadeli çekleri senet olarak kabul etmesi ve bu çekler üzerinden hesaplanan reeskont faiz gideri ve gelirinin mali kârın tespiti sırasında dikkate alınmasına izin vermesi uygun olacaktır. Yani, bunun için kanun değişikliği yapılmasına gerek bulunmamakta, Maliye Bakanlığı’nın mevcut görüşünü değiştirmesi yeterli olacaktır” diye konuştu.
“İdare mevzuata uygun olmayan görüşünü değiştirmeli”
Prof. Dr. Nurettin Bilici ve Av. Adem Bilici tarafından hazırlanan ve 2012 yılı Haziran ayında DÜNYA’da yayınlanan makalede İdarenin mevzuata uygun olarak görüş değiştirmesi gerektiği belirtilerek şu ifadeler kullanılmıştı:
“Reeskont müessesesi, alacakların henüz tahsil edilmeden vergiye tabi tutulmasına karşı, bu olumsuz etkiyi hafifletmeyi amaçlayan bir uygulamadır. Reeskont uygulaması ile alacak ve borç senetlerinin bilanço günündeki gerçek değerlerine indirgenmesi hedeflenir.
Vergi idaresi de ileri tarihli çekle yapılan satışlardan doğan alacakların reeskonta tabi tutulamayacağı görüşünü ısrarla sürdürmektedir. 5941 sayılı Kanun’dan önceki çek mevzuatındaki düzenlemeler idarenin bu görüşünde haklı olduğuna işaret edebilir. Aynı şekilde, Danıştay’ın ağırlık kazanan, vadeli çeklere reeskont imkânı tanımayan kararlarının da 5941 sayılı Yeni Çek Kanunu’ndan önceki mevzuatla bağdaşır olduğu söylenebilir.
Ancak yeni düzenlemeler ile vadeli-ileri tarihli çek uygulaması yasal zemine kavuşturulmuş ve buna ilişkin hükümler 5941 sayılı Kanun’la tesis edilmiştir. Vadeli çek müessesesi kanundaki yerini aldığına göre artık; vergi idaresinin, vadeli çekin Türk Ticaret Kanunu’nda ve Vergi Usul Kanunu’nda yeri olmadığı, dolayısıyla vadeli çeklerde reeskont imkânının kabul edilemeyeceği yönündeki görüşünde ısrar etmesine gerek kalmadığını düşünmekteyiz. Zira, alacak senetlerine tanınan reeskont imkânının, kanun hükümleriyle alacak senedi fonksiyonu da verilen vadeli çeklere tanınmaması çelişki olacak ve kanuna aykırılık teşkil edecektir. Bu durumda İdarenin mevzuata uygun olmayan görüşünü değiştirerek, vadeli çeklerde de reeskontu kabul etmesi beklenmelidir”
Çekin üzerindeki vade 2017 sonuna kadar geçerli
Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında 3167 Sayılı Kanun 2009 yılı Aralık ayında yürürlükten kaldırılarak, yerine 5941 sayılı Çek Kanunu getirildi. Bu düzenleme yapılmadan önce bir torba yasada, ileri tarihli çeklerin 2009 sonuna kadar bankaya ibraz edilemeyeceğine yönelik bir hüküm getirildi ve daha sonra bu süre 31 Aralık 2011’e kadar uzatıldı. 31 Aralık 2012 tarihinde Resmi Gazete’nin mükerrer sayısında yayımlanan yeni bir düzenleme ile de Çek Kanunu’na “31.12.2017 tarihine kadar, üzerinde yazılı düzenleme tarihinden önce çekin ödenmek için muhatap bankaya ibrazı geçersizdir” hükmü eklendi. Yani çeklerin üzerindeki tarih 31 Aralık 2017 tarihine k adar geçerli olacak.
Zeki Kıvanç Türkiye Pamuklu Tekstil Sanayicileri Birliği Başkanı:
“2012 yılını kaybettik, hiç değilse 2013’ü kurtaralım”
“Şirketler bankalara olan borçlarını 31 Aralık itibarıyla faizlerini ödeyerek anapara bırakıyorlar. Bankalara vadeli alacaklarında vade farkı veya faizden arındırarak anaparayı tutmak istiyoruz. Tahsil etmediğimiz vade farkının parasını ödemiş oluyor. Paranın tahsil olup olmayacağı da belli değil. Maliye Bakanlığı da haklı olduğumuzu belirtiyorlar. Ancak uygulamada bir sonuç çıkmıyor. Biz 2012 yılı beyannamelerini verdik, yani 2013 yılını kaybettik. Bu işin bir an önce çözülmesi gerekir”