3’üncü dönem için değerleme oranı %92,93

Kısmi enflasyon düzeltmesi sürüyor. Şartları oluşmasına rağmen, enflasyon muhasebesi ise 2024 yılını bekliyor.

Gelir İdaresi, 2022 yılı 3’üncü geçici vergilendirme dönemi için yeniden değerleme oranını, yüzde 92,93 olarak belirledi. Mükellefler, talep etmeleri halinde amortismana tabi duran varlıklarını bu oranda yeniden değerlemeye tabi tutabilecek. Söz konusu oran 2’nci geçici dönem için de yüzde 61,12 olarak açıklanmıştı. Enflasyon düzeltmesi 2024 yılına ertelendiği için, geçici vergilendirme dönemlerinde kısmi enflasyon düzeltmesi olarak anılan yeniden değerleme yöntemi uygulanıyor.

Emre Kartaloğlu/TÜRMOB: Yüksek enflasyonda mükellef lehine uygulama.

Nazmi Karyağdı/Mali danışman: Uygulamayla en azından amortismana tabi kıymetlerde düzeltme yapılabiliyor.

Yılmaz Sezer/YMM: Yeniden değerleme oranı bu yıl yüzde 100’ü aşacak.

Abdullah Tolu/YMM: Vergi avantajı olacak. 2022 yılı 3. geçici vergilendirme döneminde uygulanacak yeniden değerleme oranı Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından yüzde 92.93 olarak belirlendi. Bu oran ile birlikte işletmelere, güncel piyasa koşullarına göre sabit kıymetlerini enflasyona karşı koruma imkanı verildi. Başka bir ifade ile, sabit kıymetler piyasa koşullarındaki emsal değerlere getirilmiş olurken, isteğe bağlı olan enflasyon düzeltmesini uygulayan işletmelerin önemli bölümünün daha düşük vergi ödemesinin önü açılmış oldu.

Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından cuma günü geç saatlerde yayımlanan 61 numaralı sirküler ile ticari ve zirai kazançlarda uygulanmak üzere 2022 yılı üçüncü geçici vergi döneminde uygulanacak yeniden değerleme oranı yüzde 92.93 olarak ilan edildi.

Sirkülerde, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298’inci maddesinin (B) fıkrasına istinaden yıllık olarak hesaplanan, Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından ilan edilen yeniden değerleme oranına, vergi kanunlarından kaynaklanan nedenlerden dolayı geçici vergi dönemlerinde de ihtiyaç duyulduğu ifadeleri yer aldı.

2022 yılı içerisinde mükelleflerin VUK geçici 32 ve mükerrer 298. madde hükümleri dahilinde yeniden değerleme yapma imkanı bulunuyor. Ancak, birincisinden yararlanmak için yüzde 2 vergi ödemek gerekiyor, diğerinin ise herhangi bir vergi yükü bulunmuyor. Mükelleflerin mükerrer 298’inci madde hükümlerinden yararlanmadıkları sürece geçici 32’nci madde hükümlerinden yararlanma hakları her zaman saklı.

▶KARTOĞLU: Mükellef lehine bir uygulama İşletmelerin satın aldıkları sabit kıymetlerin, kural olarak, maliyet bedeli ile değerlenerek, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nca belirlenen süre içerisinde dönem matrahından indirim konusu yapıldığı bilgisini veren TÜRMOB Başkanı Emre Kartaloğlu, “Özellikle enflasyon dönemlerinde sabit kıymetler, maliyet bedeli ile bilançolarda yer aldıklarından, zaman içerisinde değerlerini yitirmekte, ayrılan amortisman tutarları nominal olarak düşük kalmakta ve işletmelerin daha fazla vergi ödemelerine neden olmaktadır” dedi.

Örneğin 2019 yılında 100 bin liraya alınan bir sabit kıymetin, 2022’de aktifte halen 100 bin lira olarak görüldüğünü belirten Kartaloğlu, oysa bu kıymetin bugün 300 bin lira olabileceğini bildirdi. Bu mükellefin bilançosunda yeniden değerleme uygulayarak sabit kıymetin değerini daha yüksek belirleyebileceğini söyleyen Kartaloğlu, böylece işletmenin lehine olarak daha az vergi yükü çıkabileceğini bildirdi.

VUK’da yapılan düzenleme ile enflasyon düzeltmesi kapsamına giren mükelleflere amortismana tabi iktisadi kıymetlerini yeniden değerlemeye tabi tutma olanağı sağlandığını hatırlatan Kartaloğlu, “Yeniden değerleme uygulamasından, tam mükellefiyete tabi bilanço esasına göre defter tutan; kolektif, adi komandit ve adi şirketler de dahil olmak üzere gerçek kişi işletme sahibi gelir vergisi mükellefleri ile kurumlar vergisi mükellefleri yararlanabilmektedir” diye konuştu. Bu düzenlemeyle bir anlamda yeniden değerlemenin sürekli hale getirildiğini söyleyen Emre Kartaloğlu, yeniden değerleme oranının belirlenme yöntemini ise şöyle açıkladı: “Geçici vergi dönemleri itibarıyla yapılacak değerlemede esas alınacak yeniden değerleme oranı, bir önceki yılın Kasım ayından başlamak üzere; 3, 6 ve 9’uncu aylarda bir önceki 3, 6 ve 9 aylık dönemlere göre Yİ-ÜFE değerinde meydana gelen ortalama fiyat artış oranı esas alınmak suretiyle belirlenmektedir.”

Yeniden değerleme uygulamasının zorunlu olmadığını, isteyen mükellefin uygulayabileceğini söyleyen Kartaloğlu, “Geçici vergi dönemlerinde yapılan tercih yıllık uygulamayı bağlamamaktadır. Örneğin 2022 yılı geçici vergi dönemleri itibarıyla yeniden değerleme yapan mükellef isterse 2022 hesap dönemi sonunda yeniden değerleme yapmayabileceklerdir. Sadece amortismana tabi iktisadi kıymetler için değerleme yapılmaktadır, arazi ve arsalar kapsam dışındadır” dedi. Yeniden değerlemenin, özellikle yüksek enflasyon dönemlerinde mükelleflerin lehine bir uygulama olduğunu belirten Emre Kartaloğlu, “Bu nedenle, mükelleflerin bu uygulamadan faydalanmaları önerilmektedir” şeklinde konuştu.

▶TOLU: Vergisel avantaj sağlayacak DÜNYA gazetesi Yazarı Abdullah Tolu, şeniden değerleme ile şirketlerin enflasyon karşısında eriyen sermayelerinin bugünkü değerine taşınarak birçok vergisel avantaj sağlanmasının mümkün olduğunu belirterek, “Ancak, yeniden değerlemenin sağlayacağı avantajların önem derecesi her bir mükellef özelinde değişebilir. Bazıları için bilanço güçlendirmesi (kredibilite) önemli iken, bazıları için vergi avantajları öncelikli olabilir. Yeniden değerleme yapıp yapmamaya karar verirken mükelleflerin bu özel tercihlerinin de göz önünde bulundurulması lazım” dedi. Şu an uygulamada % 2 vergili (geçici 32. Madde) ve vergisiz (mükerrer madde 298/Ç) olmak üzere iki farklı yeniden değerleme düzenlemesi bulunduğuna işaret eden Tolu, 2022 yılı geçici vergilendirme dönemlerinde yeterli kurumlar vergisi matrahı oluşuyorsa, bu iki uygulamadan da geçici vergilendirme dönemlerinde yararlanmanın daha yüksek avantaj yaratabileceğini söyledi.

▶KARYAĞDI: Enflasyon etkisi bertaraf edilecek Yeni Ekonomi Danışmanlık A.Ş kurucularından Nazmi Karyağdı, 2022 boyunca yüksek oranlarda seyreden enflasyonun, vergi matrahını (kazançları, gelirleri ve iratları) doğrudan etkilediğini söyledi. Buna karşılık enflasyon düzeltmesinin de 2023 sonuna ertelendiğine dikkat çeken Karyağdı, “Bu yüzden, getirilen yeniden değerleme müessesesi dışında vergi mükelleflerinin enflasyondan kaynaklanan ve reel olmayan kazançlarını vergi dışı bırakacak düzenleme bulunmuyor” dedi.

Enflasyon düzeltmesi düzenlemesi yapılınca yürürlükten kaldırılan “kısmi enflasyon düzeltmesi araçları”nın tamamının geri getirilmediğine vurgu yapan Nazmi Karyağdı, “Bu düzenleme ile vergi mükellefleri yeniden değerleme ile en azından amortismana tabi iktisadi kıymetleri için enflasyonun etkisini bertaraf etmiş oluyorlar” diye konuştu.

▶SEZER: Yeniden değerleme oranı bu yıl %100’ü aşacak Üçüncü vergi dönemine ilişkin açıklanan 92,93 oranındaki yüksek yeniden değerleme oranının gözlerin yılsonundaki açıklanacak yeniden değerleme oranına çevrilmesine neden olduğunu belirten Güncel Group Yönetim Kurulu Başkanı YMM Yılmaz Sezer, yılın tamamına ilişkin belirlenecek oranın yüzde 100’ün üzerinde olacağını kaydetti. Sezer, “Ara dönemlerde açıklanan yeniden değerleme oranları geçici vergi dönemlerinde iktisadi kıymetlerin değerlerinin yükseltilmesi, amortisman giderlerinin yükseltilmesi ve özkaynakların yükseltilmesi gibi etkileri bulunmaktadır. Ancak yılsonunda açıklanacak olan yeniden değerleme oranı tüm ekonomik had ve tutarları etkileyip bu oranda artışını sağlayacağı için büyük önem arz etmektedir” diye konuştu.

Enflasyon muhasebesi ‘acil durum’

Yüksek enflasyon nedeniyle şirketlerin mali tabloları doğru analiz edilemiyor, finansman potansiyelleri reel olarak hesaplanamıyor

Enflasyon düzeltmesi uygulaması 2023 sonuna ertelendi ancak bugün yüzde 80 olan, yıl sonunda ise üç hanelere çıkacağı tahminleri yapılan enflasyon, şirketleri zorluyor. TÜRMOB Başkanı Emre Kartaloğlu, “Erteleme yapılan dönemde enflasyonda bu kadar hızlı artış olacağı düşünülmüyordu” dedi. Enflasyonun son üç hesap döneminde yüzde 100’den ve içinde bulunulan dönemde yüzde 10’dan fazla olması halinde mali tabloların enflasyon düzeltmesine tabi tutulmasını öngören enflasyon muhasebesi uygulamasının bir an önce başlaması gerektiği bildiriliyor. DÜNYA’ya bilgi veren uzmanlar, mali durumların gerçeği yansıtmadığı ve mali tablolara bakarak işletmeler hakkında doğru karar vermenin mümkün olmadığını kaydettiler. Uzmanlar 2004 yılında büyük bir toplumsal uzlaşı ile devreye giren enflasyon düzeltmesinden kısmi süreli de olsa vazgeçilmiş olmasının iş dünyasını olumsuz yönde etkilediğini vurguladılar.

“Mali tabloların karşılaştırılma özelliği bozuldu” Güncel Group Yönetim Kurulu Başkanı yeminli mali müşavir Yılmaz Sezer, enflasyon muhasebesinin teknik şartları oluşmasına rağmen, uygulamanın ertelenmesinin yanlış bir uygulama olduğunu bildirdi. Bunun işletme sahiplerini zora soktuğunu kaydeden Sezer, “O dönem çok itiraz etmemize ve uyarmamıza rağmen erteleme yapıldı. Zaman içinde enflasyondaki yüksek oranlı artış bireyler kadar işletmelerin de denge ve düzenini bozdu” dedi. Büyüklüğüne bakılmaksızın işletmelerin önlerini göremediklerini, yerine koyma maliyetini bilemediklerini söyleyen Sezer, “Bilançolara yansıyan rakamların, kâr veya zararın ne kadarı enflasyondan kaynaklı fiktif ne kadarı reel, işletme sahipleri de teknisyenler de tam olarak bilememekte” dedi. Yüksek enflasyonun mali tabloların anlaşılabilmesini ve karşılaştırılabilir olma özelliğini bozduğunun altını çizen Yılmaz Sezer, “Yani aslında yüksek enflasyon bilanço okur yazarlığını bozdu ve mali tabloları anlamsız hale getirdi. Bu durum özel anlamda işletmeler için genel anlamda ise ekonomi için büyük bir tehlike arz etmektedir” ifadelerini kullandı.

İşletmelerin genel ekonomik durumunun analiz edilebilmesi için bir an önce enflasyon muhasebesi uygulamasına geçmenin yerinde olacağını aktaran Sezer, bazı işletmelerin yasal zorunluluk olmamasına rağmen enflasyon muhasebesine geçtiğini, bunların daha net ve akılcı kararlar verebildiklerini vurguladı.

Enflasyonun finansal tablolar üzerindeki etkisinin giderilmesine yönelik en önemli düzenleme 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 298’inci maddesinde yer alıyor. Enflasyon düzeltmesinin usul ve esaslarının açıklandığı söz konusu madde uyarınca; mükellefler malî tablolarda yer alan parasal olmayan kıymetlerini maddede belirtilen hükümlere göre enflasyon düzeltmesine tâbi tutmak durumunda. Madde uyarınca kazançlarını bilanço esasına göre tespit eden gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri fiyat endeksindeki artışın, içinde bulunulan dönem dahil son üç hesap döneminde yüzde 100’den ve içinde bulunulan hesap döneminde yüzde 10’dan fazla olması halinde malî tablolarını enflasyon düzeltmesine tâbi tutması gerekiyor.

Sistem nasıl işleyecek?

TÜİK tarafından açıklanan verilere göre 2021 sonu itibarıyla Yİ-ÜFE’nin yüzde 79.89, son üç yıl için de yüzde 141.70 olduğunu belirten TÜRMOB Başkanı Emre Kartaloğlu, yapılan yasal düzenlemeyle enflasyon düzeltmesine ilişkin şartların oluşup oluşmadığına bakılmaksızın, düzeltmenin ertelendiğini hatırlattı.

Düzenlemeye göre kapsama giren mükelleflerin, 31 Aralık 2023 tarihli mali tablolarını, düzeltme şartları oluşup oluşmadığına bakılmaksızın düzeltmeye tabi tutacağını ifade eden Emre Kartaloğlu, “Yapılan enflasyon düzeltmesinden kaynaklanan kâr/zarar farkı geçmiş yıllar kâr/zararı hesabında gösterilecek, bu şekilde tespit edilen geçmiş yıl kârı vergiye tabi tutulmayacak, geçmiş yıl zararı zarar olarak kabul edilmeyecektir” dedi.

2022 yılı 1. geçici vergilendirme dönemi sonu olan Mart 2022 ayı sonu itibarıyla Yİ-ÜFE’nin son 36 ay için yüzde 206.01 olduğunu dile getiren Kartaloğlu, Haziran sonunda ise 12 aylık artışın yüzde 138., 36 aylık artışın yüzde 261 olduğu bilgisini verdi.

Enflasyon düzeltmesi için öngörülen şartların fazlasıyla aşıldığını ifade eden Emre Kartaloğlu, “Başka bir deyişle enflasyon sürekli artıyor ama enflasyonun mali tablolar üzerindeki etkisi giderilmiyor. Enflasyon düzeltmesini erteleyen geçici madde düzenlemesi yasalaşırken enflasyonun bu kadar hızlı bir şekilde artacağı düşünülmediği gibi hatta düşeceği öngörülüyordu; zira düzenlemede yer alan “31/12/2023 tarihli mali tablolar, enflasyon düzeltmesi şartlarının oluşup oluşmadığına bakılmaksızın enflasyon düzeltmesine tabi tutulur.” hükmü de bunun açık bir göstergesi” ifadelerini kullandı.

“Bilançolarda parasal olmayan kalemler de var”

Yeniden değerleme düzenlemeleri ile enflasyonun mali tablolar üzerindeki etkisi hafifletilmeye çalışılsa da yetersiz kaldığının altını çizen Emre Kartaloğlu şunları söyledi: “Çünkü bunlar sadece amortismana tabi iktisadi kıymetlerin düzeltilmelerine yönelik. Oysaki işletmelerin bilançolarında enflasyonun etkisinden arındırılması gereken daha pek çok parasal olmayan kalem mevcut. Enflasyonun bu derece hızlı yükseldiği ve bir süre daha bu yükselişin devam edeceği; düşüşün de öyle hemen geçekleşmeyeceği tahmin edilen böyle bir ortamda, dileyen mükelleflere enflasyon düzeltmesi yapabilmeleri imkanı tanınması en doğru seçenek gibi duruyor.”

Garanti ‘muhasebe’ yaptı

Garanti BBVA’nın bilançosunda hiperenflasyon muhasebesi uygulaması BBVA’nın ilk çeyrek kârının 324 milyon Euro azalmasına neden oldu. BBVA, hiperenflasyon muhasebesinin ardından birinci çeyrek net kârını 1.326 milyar Euro olarak revize etti. BBVA, Türkiye’deki 2022 enflasyon beklentilerine dayanarak, Garanti Bankası’nın kârının ana hissedarı BBVA’nın sonuçlarına ciddi bir etkisi olmayacağını ve sermayesiyle, defter değerine gelecek çeyreklerde olumlu etkisi olacağını açıkladı. Garanti BBVA, 1 Ocak’tan itibaren hesaba katılan hiperenflasyon muhasebesinin ikinci çeyrek sonuçlarına yansıtacağını ve düzeltme nedeniyle birinci çeyrek karının ise 324 milyon Euro düştüğünü belirtirken UFRS’ya göre bilanço tutan şirketler yoğun bir şekilde enflasyon muhasebesi yapıyor.

Türkiye’de mayıs itibariyle yüzde 73,5’i aşan yıllık enflasyon ve ekonomistlerin yüzde 80’in aşılacağı beklentileri şirketlerin gerçek bilançolarını görme ihtiyacını büyüttü. Özellikle ilk çeyrekte rekor karlara imza atan bankacılık sektöründe yabancı sahipli bankaların enflasyon muhasebesine geçme olasılığı bulunduğu dile getiriliyordu. Bunun ilk adımı dün Garanti BBVA’dan geldi. İspanyol banka Banco Bilbao Vizcaya Argentaria (BBVA), hissedarı olduğu Garanti BBVA’nın bilançosunda hiperenflasyon muhasebesi uyguladığını ve bunun ardından birinci çeyrekte net kârının 324 milyon Euro düştüğünü belirtti. Bilançolarını uluslararası Uluslararası Finansal Raporlama Standartları’na (UFRS) göre tutan şirketlerde Mart 2022 sonrası yüksek enflasyon muhasebeleştirmesi devreye girdiği için bu adımların devamı da gelecek.

BBVA’dan yapılan açıklamaya göre ise 1 Ocak’tan itibaren hesaba katılan hiperenflasyon muhasebesi BBVA’nın ikinci çeyrek sonuçlarına yansıtılacak. BBVA, hiperenflasyon muhasebesinin ardından birinci çeyrek net kârını 1 milyar 326 milyon Euro’ya revize etti. BBVA, Türkiye’deki 2022 enflasyon beklentilerine dayanarak, Garanti Bankası’nın kârının ana hissedarı BBVA’nın sonuçlarına ciddi bir etkisi olmayacağını ve sermayesiyle, defter değerine gelecek çeyreklerde olumlu etkisi olacağını açıkladı. BBVA’nın Garanti Bankası’ndaki payı, tamamlanan gönüllü pay alımı sonunda yüzde 86’ya çıkmıştı.

Analistler Türkiye’nin hiperenflasyon sürecini girdiği göz önüne alındığında bankaların bilanço ve değerlemelerinde herkesin çok zorlandığını ve enflasyon düzeltmesinin özsermaye karlılığının da gerçek rakamını ortaya çıkaracağını vurguladı. Garanti BBVA örneğinde olduğu gibi reelde bankaların o kadar yüksek karlar etmediğini belirten uzmanlar yaşanan özsermaye erimesinin de önüne geçebilmek için gerçek bilanço verilerinin ortaya çıkmasının önemli olduğunu kaydetti. Analistlerin verdiği bilgiye göre enflasyon muhasebesi bankacılık sektöründe rasyoların da doğru yorumlanması anlamına gelecek.

Türkiye iştiraki gerçekten karlı mı?

Güncel Group Denetim Vergi Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı Yılmaz Sezer sadece bankaların değil Türkiye’de faaliyet gösteren birçok yabancı şirketin de enflasyon düzeltmesi talep ettiklerini dile getirdi. Enflasyon düzeltmesinin vergi veya Türkiye’deki bilanço verileri gibi konularda bir etkisi olmayacağını söyleyen Sezer, sadece şirketlerin iştiraklerinin reel durumlarını ve enflasyondan arındırıldığındaki performanslarını görmeyi hedeflediklerini vurguladı.

Sezer, şu anda bir çok yabancı sahipli şirketin enflasyon düzeltmesi taleplerini yerine getirdiklerini vurgulayarak bunu da son 20 yıla inerek yaptıklarını ve yüksek enflasyon döneminde kazanılan paranın ne kadarının gerçek kar olduğunun anlaşılmasına yardımcı olduklarını dile getirdi. Bankaların da şu anda karlarının oldukça yüksek olduğunu ama bunun ne kadarının gerçek olduğunun yüksek enflasyon nedeniyle anlaşılamadığını söyleyen Sezer, şöyle konuştu: “Sadece bankalar değil işletmeler de öyle. İşletme yüksek karlar elde ediyor ama sattığı malın yenisini yerine koyup koyamayacağından endişeli. Özellikle yabancı sahipli bankalar bu konuda çok daha duyarlılar. Türkiye’deki iştiraki yüksek kar elde ediyor ama para enflasyonist dönemde cebi yakar diye bir söz vardır doğru, bu para eriyip gidiyor. Ne kadar para kazansa da kağıt üzerinde gerçek kar değil. İştirakinin durumunu ve yabancı şirketin de önünü görmesi açısından enflasyon düzeltmesi yapılıyor. Türkiye operasyonu ne derece başarılı şirketler bunu görmek istiyor.”

UFRS’ye göre yapanlar iki mali tablo hazırlayacak PwC Türkiye Denetim Hizmetleri Direktörü Aslı Gedik, enflasyon muhasebesinin hem UFRS’nin hem de Türkiye Finansal Raporlama Standartları’nın (TFRS) 29 finansal raporlama standardı içinde yer aldığını ve belli kriterlere göre uygulandığını söyledi. Gedik, bunun için belli kriterler olduğunu ancak rakamsal olarak da tüketici fiyat endeksinin son üç yılın toplamının yüzde 100’ü geçmiş olmasının gerektiğini belirterek 2022 Mart ayı itibariyle bu oranın yüzde 100’ü geçtiğini vurguladı. UFRS’ya göre bu tarihten sonra çıkacak bilançolarda enflasyon muhasebesi zorunluluğunun doğduğunu kaydeden Gedik, ancak kamu gözetim kurumunun, BDDK’nın veya SPK’nın enflasyon muhasebesi uygulanacağına ilişkin kararı olmadığı için sadece UFRS’ya göre bilanço hazırlayan şirketlerin bunu yapacağını dile getirdi. Gedik şöyle konuştu: “Borsada işlem gören şirketlerin ikinci çeyrek bilançolarında muhtemelen hem enflasyon muhasebesi uygulanmış hem de uygulanmamış olarak iki ayrı mali tablo göreceğiz. Bunu sadece yabancı ortaklı şirketler yapmak zorunda değil, yurtdışında bono veya tahvil ihraç eden veya etmek isteyen şirketlerin de UFRS’ye göre enflasyon muhasebesi yapılmış bilançolarını hazırlamaları gerekecek. Enflasyon muhasebesi kar ve zarar rakamlarını değiştirecek. Enflasyon muhasebesi yapılmış mali tablolar yatırımcıya ilave yatırım kararında, temettü kararında, yeni ortak bulma veya farklı yönetsel kararlarda daha reel tablo sunmuş oluyor.”