‘Özel üniversitelere yapılan bağışların kurumlar vergisi karşısındaki durumu
3 Nisan 2015Vergi Usul Kanunu Genel Tebliği (Sıra No: 421)’Nde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Sıra No: 448)
4 Nisan 2015Ülkemizde, üniversiteler aracılığıyla sunulmakta olan yükseköğretim hizmeti, Cumhuriyetin başlangıcından bu yana devlet (kamu) üniversiteleri aracılığıyla gerçekleştirilen bir kamusal hizmet olarak görülmüştür. Son yıllarda, gerek genç nüfusun artışı, gerek değişen ekonomik şartların ortaya çıkardığı gereksinimlerden dolayı, yükseköğrenime olan talep artmıştır. Vakıf üniversiteleri olarak da anılan özel üniversiteler, artan yükseköğrenim talebinin karşılanmasında önemli rol oynamaktadırlar. Özel üniversitelerin gelecek yıllarda da yükseköğretim sektörünün önemli aktörleri olacakları düşünülmektedir. Türkiye’de ilk vakıf üniversitesi, 1980 Anayasası’nın verdiği yetkiler doğrultusunda 1982 yılında kurulmuş olup, özellikle 1990’ların sonu ve 2000’li yılların başında ve 2008-2012 yılları arasında vakıf üniversitesi sayılarının hızla arttığı görülmektedir. Başlangıçta sadece üç büyük ilde yoğunlaşan vakıf üniversiteleri artık Anadolu’da da açılmaya başlamıştır. Özel yükseköğretim kurumları dünya çapında hatırı sayılır bir sektör oluşturmaktadır. Türkiye’de ise kanuni düzenlemeler nedeniyle özel yükseköğretim kurumları bulunmamakta, ancak kâr amacı gütmeyen vakıflar tarafından kurulan vakıf üniversiteleri ve yükseköğretim kurumları bu boşluğu doldurmaktadır. 2015 yılı itibariyle ülkemizde 70’i aşkın vakıf üniversitesi eğitim vermeye devam etmektedir. Yükseköğretim sistemimizde giderek artan bir öneme sahip vakıf üniversitelerinin yasal temelleri Anayasa ile belirlenmiş olup, bu kurumlar 2547 sayılı Yükseköğretim kanununa tabidirler. Özel üniversitelerin sayısındaki artışla birlikte; bu üniversitelere yapılan bağışların mali mevzuat karşısındaki konumu da tartışılır hale gelmiştir. Kurumlar vergisi ile ilgili uygulamaları düzenleyen 5520 Sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nda Özel Üniversitelere yapılan yardım ve bağışların kurumlar vergisinden indirim yapılacağına ilişkin hiçbir hüküm bulunmamaktadır. Ancak adı geçen kanunun 10. Maddesinin 1 numaralı fıkrasının c) bendine göre; Bakanlar Kurulu’nca vergi muafiyeti tanınan vakıflara ve kamu yararına çalışan derneklere makbuz karşılığında yapılan bağış ve yardımların toplamının o yıla ait kurum kazancının %5’ine kadar olan kısmı kurumlar vergisi matrahının tespitinde kazançtan indirilir hükmü bulunmaktadır. Bu hüküm gereği özel üniversitelere yapılan bağışlar ve Bakanlar Kurulu tarafından vergi muafiyeti tanınmayan vakıflara yapılan bağış ve yardımlar kurumlar vergisinden indirim konusu yapılamazken; Bakanlar Kurulu tarafından vergi muafiyeti tanınan vakıflara yapılan bağışlar kurum kazancının %5’ini geçmemek üzere gider yazılabilir.
Öte taraftan, 2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanunu’nun Mali Kolaylıklar başlıklı 56. Maddesinin b bendinde “gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri tarafından üniversitelere ve yüksek teknoloji enstitülerine makbuz karşılığında yapılacak bağışlar, gelir ve kurumlar vergisi kanunları hükümlerine göre yıllık beyanname ile bildirilecek gelirden ve kurum kazancından indirilir” hükmü yer almaktadır. Aynı Kanunun Ek 7. Maddesinde ise; Vakıflarca kurulacak yükseköğretim kurumları, bu kanunun 56. Maddesinde yer alan mali kolaylıklardan, muafiyetlerden ve istisnalardan aynen istifade ederler hükmü bulunmaktadır. Yani Yüksek Öğretim Kanunu’nun anılan maddesi hükümleri gereği Vakıf Üniversitelerine yapılan bağışlar gider olarak indirilebilmektedir. Sonuç olarak; özel üniversitelere yapılan yardım ve bağışlar kurumlar vergisi kanunu hükümlerine göre kurumlar vergisine indirim konusu yapılamazken, yüksek öğretim kanunu hükümlerine göre gider yazılabilmektedir. Yapılan bu düzenleme ile Kurumlar Vergisi Kanunu ile belirlenen % 5’lik sınırda kaldırılmış olmaktadır. Bununla birlikte, Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün yaklaşımına göre; özel üniversitelerin kurucularının vakıflar olduğu bu nedenle de esas bağış toplama yetkisinin vakıflarda olduğu ve toplanan bağışların vakıf aracılığıyla özel üniversitelere aktarılması gerekmektedir. Ayrıca özel üniversitelerin bağış toplayabilmek için ana sözleşmelerinde bağış toplama yetkilerinin bulunması gerektiğinin önemi de vurgulanmaktadır. Kuruluş ana sözleşmelerinde bağış toplama yetkisi olmayan özel üniversiteler, bağış toplamaları halinde; Vakıflar Genel Müdürlüğü’nce uyarılmakta ve haklarında suç duyurusunda bulunulabilmektedir. Dolayısıyla ana sözleşmesinde bağış toplama izni olmayan özel üniversitelerin bağış kabul etmeleri sıkıntıya neden olmaktadır.