İki Yılda Fazla Maden Siciline Tescilli Bulunan Maden İşletme Hakkı Satışlarında Kurumlar Vergisi
15 Kasım 2013Satıcı Firmalara Aksiyon-Teşhir-Dergi-Gondol-Palet-Raf Ve Bayi Destek Primi
22 Kasım 2013Ülkemizde son yıllarda kişi başına milli gelirin yükselmesinin en önemli göstergelerinden birisi de, yurt dışı tur organizasyonlarının ve bu organizasyonlara katılanların sayısının günden güne artmasıdır. Yurt dışı paket turlar hemen hemen her ülkeye çeşitli adlar altında düzenlenmektedir. Örneğin, gezme-görme, balayı çiftlerine yönelik turlar gibi. Hatta bu örneklere hac organizasyonlarını da dahil edebiliriz. Uygulamada, yurt dışı paket turlar (outgoing) nedeniyle katılımcılardan tahsil edilen hizmet bedellerinin KDV’ye tabi olup olmadığı veya ne şekilde KDV hesaplanacağı konularında tereddütlerle karşılaşılmaktadır. Konu ile ilgili olarak yayımlanan 40 Seri No.lu KDV Genel Tebliği’nde yapılan açıklamalara göre, Türkiye’de yerleşik seyahat acentalarınca organize edilerek yurt dışına düzenlenen turlara katılanlara, yurt dışında verilen yeme-içme, konaklama, ulaştırma, rehberlik, gezi, sağlık vb. hizmetler yurt dışında verildiğinden ve yolcular bu hizmetlerden yurt dışında yararlandığından, bu hizmetler Türkiye’de ayrıca KDV’ye tabi tutulmayacaktır. Ancak, tur organizasyonuna katılanlara yurt içinde verilen hizmetlerin KDV’ye tabi olacağı açıktır. Bu nedenle, tur faaliyetiyle ilgili olarak yurt dışından satın alınan hizmet bedellerinin Vergi Usul Kanunu çerçevesinde belgelenmesi koşuluyla bu hizmetlere ait masraf ve belgelerde gösterilen tutarlara KDV uygulanmayacaktır. Yurtdışı paket turu düzenleyen acentelerde KDV uygulaması Yurt dışına paket turu düzenleyen firmaların tur kapsamında müşterileri için yurt dışında satın aldıkları konaklama, yeme-içme, rehberlik vs. gibi hizmetler, kendilerine yurt dışında verildiğinden ve gerek acente ve gerekse tura katılanlar bu hizmetlerden yurt dışında yararlandıklarından, bu alımlar KDV’ye tabi bulunmamaktadır. Çünkü yurt dışı turlara katılanlara yurt dışında verilen hizmetler verginin konusu dışında bırakılmıştır. Acentelerin yurt dışında aldıkları konaklama, yeme-içme, rehberlik vs. gibi hizmetler nedeniyle Türkiye’de sorumlu sıfatıyla KDV beyan etmeleri ve ödemeleri söz konusu değildir. Buna göre, tura katılanlardan alınan toplam bedelden, yurt dışında yararlanılan hizmetler ile yurt dışı gidiş-dönüş bilet bedelleri düşüldükten sonra kalan tutarlar KDV’ye tabi bulunmaktadır. Ancak, tur katılımcıları için yurt dışında satın alınan konaklama, yeme-içme, rehberlik vs. gibi hizmetlerin turu düzenleyen acentanın faturasında gösterilen toplam bedelden düşülerek KDV’ye tabi tutulmaması için, yurt dışından satın alınan bu hizmet bedellerinin Vergi Usul Kanunu çerçevesinde yani ilgili ülke mevzuatına göre geçerli belgelerle (fatura veya benzeri belgeler) belgelenmesi gerekmektedir. Aksi halde, bu hizmetlere ait bedeller acentanın KDV matrahından düşülmeyecek, bu bedeller üzerinden de acentalar tarafından KDV hesaplanması gerekecektir. Bu hususa özellikle dikkat edilmesi gerekmektedir. Peki, bu durumda fatura nasıl düzenlenecek? Acentelerin yurtdışı paket tur kapsamında verdikleri hizmetler üçe ayrılmaktadır: • Yurtdışında verilecek konaklama, yeme-içme, rehberlik vs. gibi hizmetler, • Yurtdışı gidiş-dönüş uçak yada otobüs hizmeti, • Acentalar tarafından verilen diğer hizmetler. Yurtdışı paket tur (outgoing) hizmetleri karşılığı düzenlenen faturada; yurt dışı hizmet bedelleri, gidiş-dönüş bilet bedelleri ve firma komisyonu ayrı ayrı gösterilecek, KDV sadece acenteye kalan bedel (komisyon, kar) üzerinden hesaplanacaktır (1). Örneğin, (A) seyahat acentesinin Ekim 2013 döneminde düzenlediği yurtdışı paket tur faaliyetleri nedeniyle elde ettiği bedellerin toplamı 900 bin TL’dir. Firmanın bu seyahat sırasında müşterileri için yurt dışından satın aldığı konaklama, yeme-içme, rehberlik vs. gibi hizmetlere ait giderler 500 bin TL olup, Vergi Usul Kanunu’na uygun belgelerle tevsik edilmiştir. Gidiş-dönüş taşımacılığa ait bilet bedelleri toplamı ise 200 bin TL’dir. Seyahat acentesinin yurt dışı paket tur faaliyetine ilişkin vergiye tabi matrahı: 500.000 + 200.000.000 = 700.000 TL. KDV’ye tabi olmayan bedel, 900.000 – 700.000 = 200.000 TL. KDV matrahı olacak, vergi bu bedel üzerinden hesaplanacaktır. Bu hesaplama şekli esas alınarak acenteler tarafından kişi başı tutarlar tespit edilecek ve tespit edilen bedeller üzerinden katılımcılara fatura düzenlenecek ve KDV hesaplanacaktır. Yurtdışı paket tura katılanlar yönünden Yukarıda da belirtildiği üzere, yurt dışı yolcu taşımacılığı ve bu kapsamda bu taşımacılığa ilişkin bilet bedelleri KDV Kanunu’nun 14. maddesine göre KDV’den istisna, yurt dışında verilen konaklama, yeme-içme, rehberlik vs. gibi hizmetler ise KDV’nin konusuna girmemektedir. Tur katılımcılarının her iki hizmet türü için acentelere KDV ödemeleri söz konusu değildir. Ancak, bu şekilde işlem yapılabilmesi için, acentelerin anılan yurt dışı alımlarını Vergi Usul Kanunu çerçevesinde ilgili ülke mevzuatına göre geçerli belgelerle (fatura veya benzeri belgeler) belgelemeleri gerekir. Aksi halde, bu hizmetlere ait bedeller acentenin KDV matrahından düşülmeyecek, bu bedeller üzerinden de acenteler tarafından KDV hesaplanması gerekecektir. Tur katılımcılarının özellikle bu hususa dikkate ederek, gereksiz yere KDV ödememeleri gerekir. Belgeleme konusunda yapılacak bir hatanın bedelini katılımcılar ödememelidir.
Tur acentesine kalan tutar hizmet ihracatı olarak değerlendirilebilir mi? Yurtdışı paket turlara katılanların ikametgâhları ve işyerleri Türkiye’de olduğundan, bunların KDV Kanunu’nun 12. maddesinde tanımlanan yurt dışındaki müşteri olarak kabul edilmeleri ve söz konusu hizmetin kanunun 11/1-a maddesine göre hizmet ihracatı istisnası kapsamında değerlendirilerek KDV’den istisna tutulması mümkün değildir. Ancak, kişisel görüşümüz; tamamen yurt dışında yararlanılan ve KDV’ye tabi olmayan hizmetlerin bir parçası olarak değerlendirilebilecek olan organizatör tur acentesi payının da verginin konusuna girmediği ve bu payın da KDV’ye tabi tutulmaması gerektiği doğrultusundadır. Gelir İdaresi’nin bu payı KDV’ye tabi tutması, “faydalanma” kriterinin subjektif niteliğinden kaynaklanmaktadır. (2) (1) GİB. İstanbul VDB’nın 25.10.2011 tarihli ve B.07.1.GİB.4.34.17.01-KDV 28-1878 sayılı özelgesi (2) Aynı görüş için bkz. Şükrü KIZILOT, KDV Kanunu ve Uygulaması (6. baskı), Yaklaşım Yayınları, Ankara, 2012, s.446