Yemek kuryesine vergi takibi

HÜSEYİN GÖKÇE

Depremin yarattığı 100 milyar doların üzerindeki maliyetin karşılanması yanı sıra, OVP ile şekillenen yeni dönemin yol haritasını güçlendirmek adına Hazine ve Maliye Bakanlığı gelir artırıcı önlemleri peş peşe uygulamaya alıyor. Bunun için de öncelikle vergi kaybına neden olan uygulamalar tespit edilirken, kayıt dışı işlemlerin kayıt altına alınması sağlanmaya çalışılıyor. Vergi daireleri Ağustos ayının ikinci yarısından itibaren borçlu mükellefleri tek tek davet ederek borçlarının en az yarısını peşin ödemeleri, kalanı da yılsonuna kadar tamamlamalarını istemeye başladı. Bu haber EKONOMİ tarafından 28 Ağustos’ta “Maliye vergi borçlusunun peşine düştü” başlığıyla duyurulmuştu. Ardından Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, NTV’de katıldığı bir programda tahsilatın hızlandırılması için vergi dairelerine, defterdarlıklara performans kriteri getireceklerini, bu konuyla ilgili yakın zamanda defterdarlarla bir araya geleceğini söyledi.

1 trilyonu aşan alacak için düğmeye basıldı

Hazine ve Maliye Bakanlığı, kamuya olan birikmiş borçların tahsilatı amacıyla art arda iki tane yapılandırma düzenlemesi çıkardı. Son çıkan 7440 sayılı yapılandırma kanununa 5,5 milyon mükellef başvururken, 370 milyar liralık borç yapılandırıldı. Peşin ödemeyi tercih edenler ise 56,8 milyar lira oldu. Bundan önce 6 yılda çıkarılan 5 yapılandırma düzenlemesinde ise toplam tahsilat tutarı 185 milyar lirayı aştı. Bu kadar sık çıkarılan yapılandırmalar cari dönemde tahakkuk eden vergilerin de ödenmemesine yol açtı. Kaynaklara göre yapılandırma dışında kalan vergi alacaklarının tutarı 1 trilyon liranın üzerinde. Bu alacakların tahsilatı için Hazine ve Maliye Bakanlığı tüm imkanlarını seferber etmeye başladı. Bakanlığın özellikle kayıt dışı satışları mercek altına aldığı kaydediliyor. Edinilen bilgilere göre e-ticaret siteleri üzerinden yemek satışında, özellikle küçük işletmelerin fatura düzenlemediğini tespit eden Maliye, ayrıca POS cihazları üzerinden yapılan işlemlerde de fatura düzenlenmediğini tespit etti. Bakanlığın, Türkiye Bankalar Birliği’nin POS cihazı listesi ile mükelleflerin elindeki POS cihazlarının listelerini karşılaştırmaya başladığı kaydediliyor.

3 milyar liralık yemek siparişine fiş kesilmemiş

EKONOMİ’nin edindiği bilgilere göre Hazine ve Maliye Bakanlığı, özellikle KOVİD salgını ile hızlı yükselişe geçen çevrimiçi yemek siparişleri başta olmak üzere, e-ticaret siteleri üzerinden yapılan satışları incelemeye aldı. Ticaret Bakanlığı verilerine göre sadece geçen yılki cirosu 20 milyar liraya yaklaşan çevrimiçi yemek sektöründe, bu hacim katlanarak artıyor. Bakanlık, e-ticaret sitelerinin komisyon faturalarını kesmesine rağmen, bu ürünleri satan birçok şirketin belge düzenlemeyerek vergi kaybına yol açtığını tespit etti. Bu yolla bulunan matrah farkının 3 milyar lirayı bulduğu kaydediliyor. Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın matrah farkı tespit ettiği mükellefleri tespit ettikçe vergi yükümlülüklerini yerine getirmelerini sağladığı vurgulanıyor. Sadece yemek satışları değil online platformlarda yapılan diğer satışların da incelendiği ifade ediliyor.

Bankalar Birliği’nden POS cihazı listesi istendi

Öte yandan Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın denetimlerinde çok sayıda kayıt dışı POS cihazı tespit ettiği kaydediliyor. Bazı işletmelerin birden fazla POS cihazı kullanmasına rağmen, bunlardan sadece birini yazarkasaya bağlayarak kalan cihazlardan yaptıkları satışlara fatura düzenlemediği belirlendi. Bu tespitten hareket eden Bakanlığın, Bankalar Birliği’nden POS cihazlarının listesini istediği, bu listeleri de mükellef listesiyle karşılaştırdığı bildiriliyor. Kaynaklar, çok sayıda cihazın Maliye’de kaydı olmadığının tespit edildiğini bildiriyor.

 

Beyan edilen KDV ile tahsilat arasında tutarsızlık

Özellikle Katma Değer vergisi (KDV) genel oranlarında yapılan değişimlerin ardından, bazı işletmelerin de tahsil ettikleri KDV ile beyan ettikleri KDV arasında tutarsızlık olduğunun da ortaya çıktığı belirtiliyor. Bu işletmelerin yüzde 10 olarak tahsil ettikleri KDV’yi yüzde 1 olarak beyan ettikleri, aradaki fark ile haksız kazanç sağladıkları ifade ediliyor.

■ HAKSIZ REKABETİN VE KAYIT DIŞILIĞIN ÖNLENMESİ İÇİN VERGİDE ADALETİN SAĞLANMASI GEREKİYOR

■ EMRE KARTALOĞLU

“GÖNÜLLÜLÜĞÜ AZALTAN UYGULAMALARDAN VAZGEÇİLMELİ”

Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği (TÜRMOB) Başkanı Emre Kartaloğlu, deprem başta olmak üzere ortaya çıkan ilave harcama taleplerini karşılamaya çalışan Maliye Bakanlığı’nın gelir artırıcı çalışmalar yaptığını söyledi. Bu kapsamda vergi oranlarında artış yapıldığını kaydeden Kartaloğlu, birikmiş alacakların tahsili için de vergi müfettişlerinin katılımıyla çalışmalar yürütüldüğünü kaydetti. Alacakların bu kadar birikmesinin temel nedeninin çok sık yürürlüğe konan yapılandırma düzenlemeleri olduğuna vurgu yapan Kartaloğlu, “Bu türden sıkıntıların ortaya çıkmaması için başta yapılandırma kanunları olmak üzere vergiye gönüllü uyumu azaltan ve mükelleflerin ödeme alışkanlarını aşındıran geçici gelir sağlayan tüm düzenlemelerden istisnai durumlar haricinde vaz geçilmelidir” dedi. Böylece vergiye gönüllü uyum sürelerinin artacağını belirten Kartaloğlu, “Ayrıca tahsilat çalışmaları esnasında, her mükellefin ekonomik büyüklüğü ve ödeme kapasitesi göz önüne alınarak, ticari aktiviteleri aksatmaksızın makul sürede borçların ödenmesi için kolaylık sağlanmasının önemli olduğu kanaatindeyiz” değerlendirmesinde bulundu.

■ ABDULLAH TOLU

“VERGİ ADALETİ AÇISINDAN DENETİM ŞART”

Gazetemiz yazarı Abdullah Tolu, Bakanlığın saha denetimlerinin artarak devam ettiğini belirtirken, e-ticaret sitelerinden yapılan satışlarla, kaydı bulunmayan POS cihazlarından yapılan işlemlerin incelendiğini bildirdi. Şu ana kadar yapılan incelemelerde, yüksek tutarlı kayıt dışılığın tespit edildiğini vurgulayan Abdullah Tolu, özellikle e-ticaret siteleri üzerinden yapılan satışlara yönelik fatura düzenlenmediğinin ortaya çıktığını aktardı. Kayıt dışılıkla mücadeleye yönelik OVP’de bölümler bulunduğunu söyleyen Tolu, “Vergi adaletinin sağlanması ve aynı işi yapanlar arasında haksız rekabete neden olan bu tür işlemlerin önlenmesi için denetim yapılması şart” dedi. Çalışmalar kapsamında KDV oranlarında da tutarsızlıklar bulunduğunu belirten Tolu, bunlara da 1 kat tutarında vergi zıyaı cezasının kesildiğini söyledi.

■ NAZMİ KARYAĞDI

“DENETİMLER VERGİNİN ÖDENMESİNİ ARTIRIR”

E. Gelir İdaresi Strateji Başkanı Nazmi Karyağdı, denetim ve kontrolün Maliye’nin en önemli fonksiyonlarından birisi olduğunu belirterek, kurallara uyan mükelleflerle kazancını gizleyenler arasındaki farkın da denetimle ortaya çıkacağını söyledi. Gelişen dijital ekonomi sayesinde gelir idarelerinin kayıt dışılıkla mücadele konusunda güçlü araçlara sahip hale geldiğinin altını çizen Karyağdı, “Dürüst vergi mükellefi ile vergi kaçırmayı alışkanlık haline getirenlerin ayrıştırılması, ülkemizde hukukun üstünlüğüne katkı sağlayacaktır. Öte yandan Maliye’nin başlattığı kontrol ve denetimler, kişinin kazancına göre (az ya da çok) adaletle vergisini ödemesini sağlayacaktır” dedi.

■ BURCU AYDIN ÖZÜDOĞRU

“SEÇİM ÖNCESİ ‘KESKİN DENETİM’ İHTİMALİ DÜŞÜK”

Gazetemiz yazarlarından Dr. Burcu Aydın Özüdoğru, kayıt dışı ekonominin azaltılmasına yönelik çalışmalarda, bütçe açığını kapatmak için ihtiyaç duyulan ek gelir ihtiyacının önemli rolü olduğunu söyledi. OVP’de bütçe açığının milli gelire oranının bu yıl ve gelecek yıl yüzde 6,4’e çıkmasının tahmin edildiğine dikkat çeken Özüdoğru, vergi gelirlerinin milli gelir içindeki payının ise yüzde 15,2 ile OECD ortalamasından 10 puan daha düşük olduğunu kaydetti. Bunun yüzde 18’e çıkarılmasının öngörüldüğünü ancak yavaşlayan ekonomide bu oranda artış yakalanamayacağını ifade eden Burcu Aydın Özüdoğru, “Bu yüzden kamu idaresinin hem vergi tabanını hem de kayıt dışı ekonomiyi düşürmesi son derece önemlidir. Ancak önümüzdeki dönemde yerel seçimler olacağını göz önünde tutarsak, vergi idaresi tarafından keskin bir denetim yapma ihtimali de düşük görünüyor” diye konuştu.

■ YILMAZ SEZER

“SIRADA ÜCRETLERE YÖNELİK İNCELEMELER VAR”

Maliye Bakanlığı’nın birkaç yıldır yoğun denetim ve inceleme yapmadığını belirten Güncel Grup Yönetim Kurulu Başkanı Yılmaz Sezer, yeni dönemde enflasyonun düşürülmesi amacına bağlı olarak gelirlerin artırılması için tahsilatlara hız verildiğini bildirdi. Bakanlığın ayrıca kayıt dışı satışları da mercek altına aldığını dile getiren Yılmaz Sezer, “Maliye Bakanlığı elinde olan mevcut verileri çapraz kontrol ederek ilgili sektörlere vergi koymaya çalışıyor. Bu kapsamda hem e-ticaret hem de POS verilerinin karşılaştırılarak denetlenmesi, bakanlık için kolay ve yerinde. Özellikle POS denetimi yıllar önce yapıldığından bu konuda hem mükelleflerin hem de Maliye bakanlığının konuya yatkınlığı var” dedi. İncelemelerin yakın zamanda kira kaynaklı gelirlere de yöneleceğini ifade eden Sezer, “Özellikle artan kiralar nedeniyle gayrimenkul sermaye iratları ve farklı yerden ücret alanlar için ücret yönünden incelemeler de bana göre yakın zamanda başlayacaktır. Tabi bunu menkul kıymetlerin vergilendirilmesi için yapılacak çalışmada takip edecektir. Bütçeye gelir gerekli” ifadelerini kullandı.

MALİYE’NİN TESPİT ETTİĞİ ÜÇ KRİTİK YÖNTEM

■ Çok sayıda kayıt dışı POS cihazı var, bu cihazlarla yapılan satışlarda belge düzenlenmiyor.

■ Bazı mükellefler e-ticaret siteleri üzerinden yapılan satışlarda fatura düzenlemiyor.

■ İşletmelerin tahsil ettikleri KDV ile beyan ettikleri KDV arasında tutarsızlık bulunuyor.

10 günde KDV iadesi sözü heyecan yarattı

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in geçtiğimiz hafta yapılan TOBB Ekonomi Şurası’nda KDV iadelerinin 10 günle sınırlandırılacağına yönelik taahhüdü reel sektörde heyecan yarattı. 2019 yılında KDV Uygulama Genel Tebliği’nde değişiklik yapılarak ihracat kaynaklı oluşan KDV alacaklarının yüzde 50’sinin 10 günde ödenmesine yönelik düzenleme yapılmıştı. Şimdi diğer KDV alacaklarının da aynı şekilde erken ödenmesine ilişkin düzenleme bekleniyor.

Hazırlıklara ilişkin EKONOMİ’nin sorularını cevaplandıran uzmanlar, bugün ortalama 40-45 günü bulan iade sürecinin 10 güne düşürülmesinin, reel sektör açısından çok önemli olduğunu bildirdiler. Mevcut sistemin biraz daha etkinleştirilmesiyle sürecin kısalabileceğini değerlendiren uzmanlar, iade sürecinde vergi daireleri arasındaki farklılıkların da giderilmesi gerektiğini vurguladılar.

 “Sistem daha aktif kullanılırsa süreç kısalır”

Güncel Grup Kurucu Ortağı YMM Yılmaz Sezer, finansmana ulaşımın güçleştiği dönemde firmaların kendilerine ait kaynaklara kısa zamanda ulaşmalarının özel önem taşıdığını söyledi.

Bu noktada KDV gibi finansman yükü oluşturan alacakların tahsiline ilişkin süreçteki uzamanın işletmelerin canlarını yaktığının altını çizen Sezer, “Oysa şimdi olduğu gibi bazı dönemlerde Maliye Bakanlığı KDV iadeleri konusunda frene basabilmektedir” dedi.

KDV iadesi konusunda bir standart bulunmadığını ve her vergi dairesinin farklı bir uygulama yaptığını ifade eden Yılmaz Sezer, ihracat kaynaklı KDV iade süreçlerinde yüzde 50’nin 10 iş günü içinde ödenmesine rağmen diğer KDV iadelerinde vergi dairesi bazında farklı uygulamalar kaynaklı sürecin uzadığını aktardı.

Buna karşılık e-fatura, e-defter, e-beyan gibi uygulamalarla iade prosedürlerini en aza indirmenin gelir idaresinin elinde olduğuna değinen Sezer, “İstenilmesi ve bu uygulamaların aktif halde kullanılması ile hem süreç kısalacak, hem risk daha azalmamış olacak, hem personelin verimliliği artacak, hem de sistem rahatlatılacaktır. Bu tamamen mevcut sistemin daha aktif kullanılması ile gerçekleşecek bir uygulamadır” diye konuştu.

Sezer, gerek gelir idaresinin teknolojik altyapısı ve insan kaynağının gerekse meslek mensuplarının bilgi düzeyinin mevcut koşullarda bile iade sürecini kısaltacak düzeyde olduğunu bildirdi.

“Maliye tahsil ettiğinden fazla KDV iade etmiş”

Şirketlerin en önemli üç sorunu arasında ilk sırada yüksek enflasyon, ikinci sırada ise finansmana erişimin geldiğini belirten E. Gelir İdaresi Strateji Başkanı Nazmi Karyağdı, kaynak temininde sıkıntı yaşayan işletmelerin iade alacaklarının tahsilinin önemine işaret etti.

Gelir İdaresi’nin 2010 yılından bu yana KDV iadelerini hızlandırmak için önemli adımlar attığını hatırlatan Karyağdı, geçen yıl 107 bin 120 mükellefin iade aldığını söyledi. Bu yıl Ocak-Haziran döneminde geçen yılın aynı dönemine göre KDV iadesinin yüzde 81.3 artarak 220.1 milyar liraya çıktığı bilgisini veren Nazmi Karyağdı, “Aynı dönemde vergi dairelerinin tahsil ettiği dahilde KDV tutarı ise %69 oranında artarak 125 milyar 937 milyon TL olarak gerçekleşmiş. Yani İdare altı ayda dahilde tahsil ettiği KDV’den fazlasını iade etmiş” diye konuştu.

Bu noktada vergi dairelerinin etkin çalıştığını ifade eden Karyağdı, “Oradaki yönetici ve çalışanların hakkını teslim etmek gerek. Hem teknolojik altyapı hem de insan gücü olarak gereken azami gayretin gösterildiği ve iade sürelerinin kısaldığı bir gerçek. Ancak iş dünyası ise içinde bulunduğu finansman sıkıntısı nedeniyle her cephede kaynak arayışını sürdürüyor. Doğal olarak da Maliye de bu kaynaklar arasında olmak durumunda” değerlendirmesinde bulundu.

“10 güne indirilmesi devrim olur”

Gazetemiz yazarlarından YMM Abdullah Tolu, KDV iadesinin krediye erişimde sıkıntı yaşanan dönemde işletmeler için can simidi haline geldiğini bildirdi.

Benzer durumun pandemi sürecinde de yaşandığını ve birçok şirketin erken sürede KDV iadesi aldığını hatırlatan Tolu, “Maliye’nin üstün çabası ile çoğu şirket erken bir sürede KDV iadesini aldı ve zor duruma düşmekten kurtuldu. KDV iadesinin yapılma süresi mükelleflerin durumu ve iade tutarına göre farklılık göstermekle birlikte ortalama 40-45 gün” dedi.

Ayrıca 5-10 günde yapılma zorunluluğu olan iadelerin de bulunduğunu ve bunların da başarıyla uygulandığını kaydeden Abdullah Tolu, “KDV iadelerinde sürecinin 10 güne indirilmesi devrim olur. Aslında KDV iadesini geciktiren iki şey var, birisi karşıt inceleme, diğeri ise özel esaslar kapsamındaki mükelleflerden yapılan alımlar. Bu iki sorun çözümlendiği takdirde KDV iadelerinin yapılma süresi kısalır ve süreç daha da hızlanır” şeklinde konuştu.

İhracat kaynaklı iadeler 10 günde yapılıyor

Öte yandan 2019 yılında KDV Genel Uygulama Tebliği’nde (Seri no:24) yapılan değişiklikle ihracat kaynaklı oluşan KDV alacaklarının 10 iş günü içinde ödenmesi hükme bağlanmıştı. Tebliğ uyarınca taleplerin yüzde 50’si ön kontrol raporunun oluşturulmasının ardından 10 iş gününde iade edilirken, kalan kısmı YMM raporuna ilişkin kontrollerin ardından ödeniyor. Bunlar yararlanmak için ise mükelleflerin en az 24 ay KDV beyannamesi vermiş olması şartı aranıyor.

Bazı mükellefler başvuruda bile bulunmuyor

Öte yandan kaynaklar, KDV iade taleplerinde yapılan incelemeler yüzünden, piyasada defolu olarak nitelendirilebilecek firmaların iadeye başvurmadığını söylediler. Kaynaklara göre belge düzenini tam olarak oturmayan firmaların incelenme yerine KDV yüküne katlanmayı tercih ettiklerini vurguladılar.

Gayrimenkul alım-satımında güncel rayiç bedel baz alınacak

Kolay ve ucuz gayrimenkul alımında son 20 gün!

Son dönemde artan gayrimenkul fiyatları Maliye’nin dikkatini çekti. Maliye rayiç güncellemesi yaparak konut satışlarından elde edilen vergi dilimini artırmak istiyor. Artık 1 Ocak 2023’ten itibaren gayrimenkul alım satımın rayiç bedeli düşük göstermek olumsuz hale gelecek. Maliye, yüksek fiyatlı gayrimenkul satışlardan payını almak için Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK) ile işbirliğine gitti. SPK ve BDDK tarafından yetkilendirilen değerleme kuruluşları ve değerleme lisans sahibi değerleme uzmanlarınca düzenlenen değerleme raporları değer ve değere etki eden öznitelik verilerinin Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü Değer Bilgi Merkezi’ne elektronik olarak anlık gönderilecek. Maliye böylece gayrimenkulün alım-satım işlemlerinde güncel rayiç bedeller üzerinden vergi alacak.

Cumhurbaşkanlığı Programında var

Gayrimenkulün her dönem için, hem ekonominin lokomotifi, hem de yatırımı aracı olmaya devam ettiğini kaydeden Güncel Group Yönetim Kurulu Başkanı Yılmaz Sezer, “Son dönemde maliyet artışları gayrimenkul fiyatlarının da yükselmesine neden oldu. Bütçe açıklarını kapatmaya çalışan Maliye, yüksek fiyatlı gayrimenkul satışlardan payını almak için harekete geçti” dedi.

25 Ekim 2022 tarih ve 31994 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan; “6294 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile 2023 yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı’nın onaylandığını kaydeden Sezer, “Söz konusu programın Tedbir 264.2. bölümünde, ” Gayrimenkullerin vergilendirilmesinde esas alınan alım satım değerinin belirlenmesi ve beyanına ilişkin yeni bir sistem devreye sokulmak suretiyle vergide adalet pekiştirilecek ve vergilendirme etkinleştirilecektir” ifadeleri yer almakta. Bu konu ile Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı başta olmak üzere ilgili kamu kurum ve kuruluşları görevlendirilmiştir” değerlendirmesinde bulundu.

Gerçekçi ve rasyonel fiyat

Bu düzenleme ile vergi gelirlerindeki adalet sağlanabilmesi ve ciddi bir artış yaratacağı hedeflendiğini ifade eden Sezer, “Uygulama web tapu ile hayata geçirilecek. Yani 1 Ocak 2023 itibari ile vergide adaleti sağlama ve etkinleştirme amacıyla daha önce rayiç bedel uygulaması olarak bilinen ve belediyeler tarafından tespit edilen gayrimenkul alım satımına esas olan değer tespitinin daha gerçekçi ve rasyonel olarak tespit edilmesi amacıyla yeni bir sisteme geçilmesi planlandı. Bu düzenleme ile vergi gelirlerindeki adalet sağlanabilmesi ve ciddi bir artış yaratacağı hedeflenmiştir” dedi.

Vergisiz kalan matrahta vergiye tabi olacak

Sezer şöyle devam etti; “Bu durumun vergi adaletini nasıl sağlayacağını ve vergi gelirlerindeki artışı nasıl sağlayabileceğini gelin birlikte inceleyelim. Bilindiği üzere ülkemizde gayrimenkul alım satımları genellikle gerçek bedel üzerinden değil belediyelerde belirlenen rayiç bedel uygulamaları üzerinden yapılmaktadır. Bu durumda ise rayiç bedel ile gerçek bedel arasında ciddi farklarının oluşmasına neden olmaktadır. Her şeyden önce alım satımda ödenen tapu harçlarının, rayiç bedelden alınması nedeniyle daha düşük olarak tespit edilip ödenmektedir. Ama asıl vergi kaybı; rayiç bedel ile satış bedeli arasındaki farktan kaynaklı matrahtan gelir veya kurumlar vergisini eksik alınmakta ve bu matraha isabet eden katma değer vergisi de haliyle düşük olmaktadır. Yeni durumda ise gayrimenkul gerçek bedeline yakın bir fiyat üzerinden alım satım işlemi yapılacağı için; öncelikle yüksek bedel üzerinden alım satım harçlarının ödenmesi gerekecektir. Ayrıca gayrimenkul fiyatlarının gerçek bedeline yakın bir bedel ile satışının yapılması sağlanacağından, vergisiz kalan matrahta vergiye tabi olacak tahakkuk ve tahsil edilecek hem gelir ve kurumlar vergisi artacak hem de buna bağlı KDV artışı yaşanacaktır.”

Vergisel maliyet artışı fiyatlara yansıyacak

Aslında sektörde bir vergilendirme değişikliği yaşanacağını vurgulayan Sezer, “Bunun sonucu olarak inşaat sektörü daha önce ödemediği tutarlar da yüksek vergilerle karşılaşacaktır. Sektör kendisini koruma altına almak amacıyla, en iyi ihtimalle oluşacak vergisel maliyetlerini gayrimenkul satış fiyatlarına yansıtmaya çalışacaktır. Ya da bunun alternatifi olarak sektörde vergisel maliyetlerinin aşağı çekilebilmesi amacıyla naylon fatura kullanımı başlayacak ve / veya artacaktır. Sektördeki çok yüksek kâr marjlarının daraldığını gören müteşebbisler sektörden çıkacaklar veya yeni yatırımcılar sektöre girmeyecektir.”

Kargaşa yaşanabilir

Sistemin uygulanmasında ilk etapta karışıklıklar ve uzamalar olabileceğini vurgulayan Sezer, “Söz konusu sistemin uygulanmasının bu sene ilk olması ve web tabanında ki bilgi ve belgelere nasıl ulaşılıp ulaşılamayacağının belirsizliği nedeniyle alım satım işlemlerindeki süreler uzayacak. Hele buna bir de, web tabanında bilgi ve belge olmayan gayrimenkuller için, bu belge ve bilgileri oluşturmak için belirli bir zaman geçeceği düşünülecek olursa; gayrimenkul alım satımı daha önceden olduğu gibi birkaç günde gerçekleştirilemeyip, çok daha uzun bir zaman alacaktır. Bize göre web tabanında ki bilgi ve belgelerin hiç olmaması veya eksik olması nedeniyle ilk yıl bu süreç daha uzun olarak gerçekleşecek olup izleyen yıllar daha makul bir zaman diliminde gerçekleştirilecektir” değerlendirmesinde bulundu.

Sektörler arasında vergilendirme adaleti sağlar

Sezer Şöyle devam etti; “Bize göre; bu durum, gayrimenkul alım satımında süre uzamalarına neden olsa da, vergisel maliyetlerinin satış fiyatlarının yansımasına neden olacağı için zaten yüksek olan gayrimenkul fiyatlarının iyice yükselmesine neden olsa da, sektörün vergilendirilmesi adına alınmış önemli bir karar niteliği taşımaktadır. Çünkü; bilindiği üzere inşaat sektörünün yeterince vergilendirilmemiş olması nedeniyle, yatırımcılar için rahat ve kolay para kazanmanın bir alternatifi olarak değerlendirilmekteydi. Kararın uygulanmasıyla birlikte sektörler arası vergilendirme anlamında da fırsat eşitliği sağlanmış olacağından yerinde bir uygulama olacaktır. Zaten söz konusu kararın uygulanmasındaki amaçta çok açık ve net olarak belirtildiği gibi, vergi gelirlerindeki adaleti sağlamak ve etkinliğini arttırmaktır.

Sektörde tepki ve dirençle karşılaşacağını beklediğimiz bu uygulamanın yerinde bir uygulama bir olduğunu ve sektörler arası vergilendirme de adaleti sağlamada katkı sağlayacağını beklemekteyiz”.